Batıda Hazar Denizi’nden başlayıp doğuda Çin Seddi’ne kadar uzanan, kuzeyde Sibirya’ya güneyde İran, Hindistan ve Çin’e komşu olan uçsuz bucaksız, görkemli topraklar… Göktürkler işte böylesine muazzam bir coğrafya ve iklim içinde, Ötüken’de doğdu. Kuruluş günlerinden itibaren dağları, ırmakları ve nice büyük ovaları hâkimiyet sahalarına katan Göktürkler; Türk adını tarihte ilk defa kullanan bir devlet olarak kendilerinden sonrasına çok büyük bir miras bıraktılar. Bu miras, birçok büyük devletin ve medeniyetin doğması için de kaynak oldu.
Eski Türk yazıtları, Türk adının taşlara yazıldığı ve dolayısıyla Türklerin pusulası olmuş anıtlardır. Türk runik harfleri denilen alfabeyle taşlara, kayalara ve diğer sert cisimlere yazılan her şey Türklerin yazılı ilk belgeleri olarak değerlendirilmiştir. 1893 yılında V. Thomsen tarafından çözülen bu alfabe ile yazılmış metinler üzerinde o günden bugüne dek sayısız çalışma yapılmıştır ve hâlâ yeni bilgiler ışığında araştırmalar sürmektedir.
Prof. Dr. Erhan Aydın’ın Türklerin ağır bozkır şartlarında vücuda getirdiği ilk yazılı belgelerinde yer alan duygularını, düşüncelerini, sevinçlerini ve hüzünlerini Türk okuyucusuna tanıtabilme gayretiyle hazırladığı Taşa Kazınan Tarih; hem Türk runik harflerine değinmesiyle hem de tüm yazıtları tarihî süreç içinde değerlendirmesiyle eşine rastlanmayan bir niteliğe sahip. Türklerin en eski dönemlerindeki anayurtları ve Türk adının kullanım alanlarından başlayan kitap; Türk runik alfabesi, eski Türk yazıtları üzerine çalışmalar, yazıtların yazılış ve dikiliş amaçları, Köktürk ve Uygurların başkenti Ötüken üzerinden ilerliyor. Köktürk ve Uygur dönemleri ile Yenisey yazıtlarının Türk dili, tarihi ve kültürüne katkılarını inceleyerek sona eriyor.
Taşa Kazınan Tarih; kaynaklarıyla, muhtevasıyla ve üslubuyla Türk tarihçiliğinin medar-ı iftiharı olacak çok nitelikli bir eser…
(Tanıtım Bülteninden)
Batıda Hazar Denizi’nden başlayıp doğuda Çin Seddi’ne kadar uzanan, kuzeyde Sibirya’ya güneyde İran, Hindistan ve Çin’e komşu olan uçsuz bucaksız, görkemli topraklar… Göktürkler işte böylesine muazzam bir coğrafya ve iklim içinde, Ötüken’de doğdu. Kuruluş günlerinden itibaren dağları, ırmakları ve nice büyük ovaları hâkimiyet sahalarına katan Göktürkler; Türk adını tarihte ilk defa kullanan bir devlet olarak kendilerinden sonrasına çok büyük bir miras bıraktılar. Bu miras, birçok büyük devletin ve medeniyetin doğması için de kaynak oldu.
Eski Türk yazıtları, Türk adının taşlara yazıldığı ve dolayısıyla Türklerin pusulası olmuş anıtlardır. Türk runik harfleri denilen alfabeyle taşlara, kayalara ve diğer sert cisimlere yazılan her şey Türklerin yazılı ilk belgeleri olarak değerlendirilmiştir. 1893 yılında V. Thomsen tarafından çözülen bu alfabe ile yazılmış metinler üzerinde o günden bugüne dek sayısız çalışma yapılmıştır ve hâlâ yeni bilgiler ışığında araştırmalar sürmektedir.
Prof. Dr. Erhan Aydın’ın Türklerin ağır bozkır şartlarında vücuda getirdiği ilk yazılı belgelerinde yer alan duygularını, düşüncelerini, sevinçlerini ve hüzünlerini Türk okuyucusuna tanıtabilme gayretiyle hazırladığı Taşa Kazınan Tarih; hem Türk runik harflerine değinmesiyle hem de tüm yazıtları tarihî süreç içinde değerlendirmesiyle eşine rastlanmayan bir niteliğe sahip. Türklerin en eski dönemlerindeki anayurtları ve Türk adının kullanım alanlarından başlayan kitap; Türk runik alfabesi, eski Türk yazıtları üzerine çalışmalar, yazıtların yazılış ve dikiliş amaçları, Köktürk ve Uygurların başkenti Ötüken üzerinden ilerliyor. Köktürk ve Uygur dönemleri ile Yenisey yazıtlarının Türk dili, tarihi ve kültürüne katkılarını inceleyerek sona eriyor.
Taşa Kazınan Tarih; kaynaklarıyla, muhtevasıyla ve üslubuyla Türk tarihçiliğinin medar-ı iftiharı olacak çok nitelikli bir eser…
(Tanıtım Bülteninden)