9786054910953
424280
https://www.turkishbooks.com/books/semsi-pasa-pasazi-p424280.html
Şemşi Pasa Paşazı
5.778
Çikolata kutusunda yalnız başına bırakılan bitterlereydi sevdam. O yenilip yutulan sütlü lezzeti değil, damağa yapıştırılıp, saatlerce orada erimeye bırakılan acı tadı sevdim hep... ben "adam" sevmişim meğerse. Damağımda saatlerce yapışıp kalacak bir adam. Dişimi kıracak, tabakta öksüz bırakılmış bir beyaz leblebiyi istemişim.
Aynada vişne çürüğü elbisemle ben varız. Oysa bir zamanlar her yerim maviydi. Denizle gökyüzünün benzeştiği kadar benzerdim maviye. Kirlettiler önce denizi. Sonra beni. Vişne çürüğü oldum sonra, bir yanım maviye direndi uzunca bir süre. Şimdi her yerim çürüdü.
Her kadın bir kere en azından sevilmiş olmalı. Olmak zorunda. En azından bir cebi sevilmişlikle, sevişmişlikle dolu olmalı. Ve hınca hınç bir Eminönü otobüsünde, bir yankesiciye çarptırtmış olmalı o sevişmişliğini.
"Elime her aldığımda bırakmak istemediğim, her bırakmak zorunda kaldığımda özlediğim bir dünya. Kelimelerinde, bakmak istemediğim tüm yanlarımın, kadın olarak yaşadığım zorluklarla, içimde gizlediğim gücün, en karanlık gölgelerimin kenarında geziniyorum. Bana olmaz bu demek istiyorum, olabileceğini fısıldayan her satıra rağmen. Kalk git çık buradan demek istiyorum. Kitabı bırakıp kendimden uzaklaşmak isterken elim tekrar o satırlara uzanıyor. O gitmiyor, ben de kalıyorum. Devam ediyorum okumaya... Başıma gelmemiş başıma gelenleri. Şebnem Aybar yine beni diliyle büyülüyor, hikayelerin sertliğiyle tokat atıyor, çalkalanıyorum.
Yeşim Cimcöz
Aynada vişne çürüğü elbisemle ben varız. Oysa bir zamanlar her yerim maviydi. Denizle gökyüzünün benzeştiği kadar benzerdim maviye. Kirlettiler önce denizi. Sonra beni. Vişne çürüğü oldum sonra, bir yanım maviye direndi uzunca bir süre. Şimdi her yerim çürüdü.
Her kadın bir kere en azından sevilmiş olmalı. Olmak zorunda. En azından bir cebi sevilmişlikle, sevişmişlikle dolu olmalı. Ve hınca hınç bir Eminönü otobüsünde, bir yankesiciye çarptırtmış olmalı o sevişmişliğini.
"Elime her aldığımda bırakmak istemediğim, her bırakmak zorunda kaldığımda özlediğim bir dünya. Kelimelerinde, bakmak istemediğim tüm yanlarımın, kadın olarak yaşadığım zorluklarla, içimde gizlediğim gücün, en karanlık gölgelerimin kenarında geziniyorum. Bana olmaz bu demek istiyorum, olabileceğini fısıldayan her satıra rağmen. Kalk git çık buradan demek istiyorum. Kitabı bırakıp kendimden uzaklaşmak isterken elim tekrar o satırlara uzanıyor. O gitmiyor, ben de kalıyorum. Devam ediyorum okumaya... Başıma gelmemiş başıma gelenleri. Şebnem Aybar yine beni diliyle büyülüyor, hikayelerin sertliğiyle tokat atıyor, çalkalanıyorum.
Yeşim Cimcöz
Çikolata kutusunda yalnız başına bırakılan bitterlereydi sevdam. O yenilip yutulan sütlü lezzeti değil, damağa yapıştırılıp, saatlerce orada erimeye bırakılan acı tadı sevdim hep... ben "adam" sevmişim meğerse. Damağımda saatlerce yapışıp kalacak bir adam. Dişimi kıracak, tabakta öksüz bırakılmış bir beyaz leblebiyi istemişim.
Aynada vişne çürüğü elbisemle ben varız. Oysa bir zamanlar her yerim maviydi. Denizle gökyüzünün benzeştiği kadar benzerdim maviye. Kirlettiler önce denizi. Sonra beni. Vişne çürüğü oldum sonra, bir yanım maviye direndi uzunca bir süre. Şimdi her yerim çürüdü.
Her kadın bir kere en azından sevilmiş olmalı. Olmak zorunda. En azından bir cebi sevilmişlikle, sevişmişlikle dolu olmalı. Ve hınca hınç bir Eminönü otobüsünde, bir yankesiciye çarptırtmış olmalı o sevişmişliğini.
"Elime her aldığımda bırakmak istemediğim, her bırakmak zorunda kaldığımda özlediğim bir dünya. Kelimelerinde, bakmak istemediğim tüm yanlarımın, kadın olarak yaşadığım zorluklarla, içimde gizlediğim gücün, en karanlık gölgelerimin kenarında geziniyorum. Bana olmaz bu demek istiyorum, olabileceğini fısıldayan her satıra rağmen. Kalk git çık buradan demek istiyorum. Kitabı bırakıp kendimden uzaklaşmak isterken elim tekrar o satırlara uzanıyor. O gitmiyor, ben de kalıyorum. Devam ediyorum okumaya... Başıma gelmemiş başıma gelenleri. Şebnem Aybar yine beni diliyle büyülüyor, hikayelerin sertliğiyle tokat atıyor, çalkalanıyorum.
Yeşim Cimcöz
Aynada vişne çürüğü elbisemle ben varız. Oysa bir zamanlar her yerim maviydi. Denizle gökyüzünün benzeştiği kadar benzerdim maviye. Kirlettiler önce denizi. Sonra beni. Vişne çürüğü oldum sonra, bir yanım maviye direndi uzunca bir süre. Şimdi her yerim çürüdü.
Her kadın bir kere en azından sevilmiş olmalı. Olmak zorunda. En azından bir cebi sevilmişlikle, sevişmişlikle dolu olmalı. Ve hınca hınç bir Eminönü otobüsünde, bir yankesiciye çarptırtmış olmalı o sevişmişliğini.
"Elime her aldığımda bırakmak istemediğim, her bırakmak zorunda kaldığımda özlediğim bir dünya. Kelimelerinde, bakmak istemediğim tüm yanlarımın, kadın olarak yaşadığım zorluklarla, içimde gizlediğim gücün, en karanlık gölgelerimin kenarında geziniyorum. Bana olmaz bu demek istiyorum, olabileceğini fısıldayan her satıra rağmen. Kalk git çık buradan demek istiyorum. Kitabı bırakıp kendimden uzaklaşmak isterken elim tekrar o satırlara uzanıyor. O gitmiyor, ben de kalıyorum. Devam ediyorum okumaya... Başıma gelmemiş başıma gelenleri. Şebnem Aybar yine beni diliyle büyülüyor, hikayelerin sertliğiyle tokat atıyor, çalkalanıyorum.
Yeşim Cimcöz
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.