9786051463322
537268
https://www.turkishbooks.com/books/marka-ihlalinden-dogan-cezai-sorumluluk-p537268.html
Marka İhlalinden Doğan Cezai Sorumluluk
13.2
-Marka Suçları - Ekonomik Suçlar İlişkisi
-Ceza Hukukunun Marka Hukukuna Müdahalesi
-Marka Hakkına Tecavüz Suçu
-Marka Taklitçiliği (İktibas Suretiyle Tecavüz)
-Karıştırma İhtimali (İltibas Suretiyle Tecavüz)
-Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarruf Suçu
-Marka Koruması İşaretini Kaldırma Suçu
-Marka Suçlarının Kovuşturulması
-Kanun Tasarılarına İlişkin Değerlendirmeler
Bireye -tükettiği kadar var olma- bilinci aşılayan modern çağın ortaya koyduğu ekonomik sistemde, markanın bağımsız bir tüketim aracı haline geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Gerçekten, günümüzde tüketiciler mal veya hizmetleri genellikle ihtiyaçları ölçüsünde değil, simgesel değerleri itibariyle satın alırlar. Simgesel değerin ifadesi olarak karşımıza çıkan marka, aynı zamanda -kişilik- ve -statü- kazanma aracı haline gelmektedir. Bugün, 3-5 dolara imal edilen bir giyim eşyasının 100-150 dolar fiyat aralığında alıcı bulmasında -marka-nın payı büyüktür. İşte, talepleri imaj unsuru üzerinde yönlendirilen tüketici kitlesi karşısında, markanın sahibine sağladığı ekonomik menfâatin boyutu da o denli büyük olmaktadır.
Markanın piyasada yarattığı talep gücü, üçüncü kişilerin -talep gören- markaları hukuka aykırı bir şekilde kullanması sonucunu doğurmakta ve marka hakkının korunmasını gündeme getirmektedir. Marka korumasının iki yönü bulunmaktadır. Birincisi hukuki koruma, ikincisi ise cezai korumadır. Bu çalışmamızda esas olarak, markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin düzenlemelerin yani marka suçlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmamızda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanunla değişik 61/A maddesinde düzenlenen marka suçları incelenecektir. Bu kapsamda, marka hakkına tecavüz, marka koruması işaretini kaldırma ve marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf olmak üzere üç farklı suç tipine yer verilmiştir.
Ancak suç tiplerini incelemeye geçmeden önce, suçun konusu olan markayla ilgili temel kavramların ele alınması gerekmektedir. Bu anlamda, marka ve marka hakkı kavramlarına ilişkin, konumuzla ilgili olduğu ölçüde kısa açıklamalarda bulunulacaktır. Sonrasında marka ile ceza hukuku arasındaki ilişkiyi açıklayan temel başlıklar üzerinde durulacaktır. Suç tiplerini incelemeden önce, marka suçu kavramı ve bu suçların ekonomik niteliği üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan, marka hakkına yönelik fiillerin, ceza hukuku kapsamına alınmasını gerektiren nedenler üzerinde durulması, suçla korunan hukuki yararı anlamak ve Türk Hukukundaki düzenlemelerin, ceza hukukunun son çare olması ilkesi bakımından yerindeliğini test edebilmek bakımından önem arz etmektedir.
Marka suçlarının uluslararası kaynaklarından birini de TRIPS oluşturmaktadır. Türkiyenin taraf olduğu bu antlaşmayla, üye devletler bakımından markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin minimum standartlar öngörülmüştür. Söz konusu standartların ortaya konulması, uluslararası toplumun olaya bakış açısını yansıtmak ve marka tecavüzlerine karşı ceza hukukuyla mücadele konusundaki uluslararası yükümlülüğümüzü anlamak açısından gereklidir. Yine, mukayese yapılabilmesi adına, tecavüz fiilleri açısından mevcut düzenlemelerimizle benzerlik gösteren Alman Markalar Kanunundaki (MarkenG) düzenlemelerin aktarılmasında da yarar vardır. Nihayet, Türk Hukukundaki eski düzenlemelerin gelişim süreçleriyle birlikte aktarılması ve mevcut düzenlemelerin, ticari ceza hukukuna has bir takım ilke ve esaslar başlığı altında irdelenmesi ilk bölüm bakımından tamamlayıcı olacaktır.
İkinci bölümde, marka suçları ayrı başlık altında, unsurlar halinde değerlendirilecektir. Uygulamada en sık karşılaşılan suç tipi marka hakkına tecavüzdür. Diğer suç tipleri konusunda çalışma süresi içersinde herhangi bir yargı kararına rastlanılamamıştır. Bu nedenle, kanundan çıkarılması gerektiğini düşündüğümüz bu suçları, -konu, fail ve mağdur unsurları yönünden benzerlik gösterse de- ayrı başlık altında ele almış bulunmaktayız. Bu anlamda, çalışmamızın ağırlık noktasını marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz suçu oluşturmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, marka suçlarına ilişkin suçun özel görünüş şekilleri, etkin pişmanlık ve muhakeme sorunlarına değinilecektir. Bilindiği üzere, marka hukukuna ilişkin tasarı halinde bazı kanun çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmaların marka suçlarıyla ilgili olan kısımları ve bunlara yönelik eleştirilerimizi de bu bölümde ortaya konmaya çalışılacaktır.
Son olarak, yargı kararları çalışmada önemli bir yer tutmaktadır. Yargı kararlarını ek olarak bir bütün halinde vermektense, bu kararları ilgili olduğu ölçüde çalışma içinde değerlendirmeye gayret edilmiştir. Ancak, tespit edebildiğimiz sorunlar ölçüsünde ve bütünlüğün sağlanabilmesi adına, önemli gördüğümüz bazı yargı kararlarının, çalışmanın sonunda ayrıca değerlendirilmesi tercih edilmiştir.
-Ceza Hukukunun Marka Hukukuna Müdahalesi
-Marka Hakkına Tecavüz Suçu
-Marka Taklitçiliği (İktibas Suretiyle Tecavüz)
-Karıştırma İhtimali (İltibas Suretiyle Tecavüz)
-Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarruf Suçu
-Marka Koruması İşaretini Kaldırma Suçu
-Marka Suçlarının Kovuşturulması
-Kanun Tasarılarına İlişkin Değerlendirmeler
Bireye -tükettiği kadar var olma- bilinci aşılayan modern çağın ortaya koyduğu ekonomik sistemde, markanın bağımsız bir tüketim aracı haline geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Gerçekten, günümüzde tüketiciler mal veya hizmetleri genellikle ihtiyaçları ölçüsünde değil, simgesel değerleri itibariyle satın alırlar. Simgesel değerin ifadesi olarak karşımıza çıkan marka, aynı zamanda -kişilik- ve -statü- kazanma aracı haline gelmektedir. Bugün, 3-5 dolara imal edilen bir giyim eşyasının 100-150 dolar fiyat aralığında alıcı bulmasında -marka-nın payı büyüktür. İşte, talepleri imaj unsuru üzerinde yönlendirilen tüketici kitlesi karşısında, markanın sahibine sağladığı ekonomik menfâatin boyutu da o denli büyük olmaktadır.
Markanın piyasada yarattığı talep gücü, üçüncü kişilerin -talep gören- markaları hukuka aykırı bir şekilde kullanması sonucunu doğurmakta ve marka hakkının korunmasını gündeme getirmektedir. Marka korumasının iki yönü bulunmaktadır. Birincisi hukuki koruma, ikincisi ise cezai korumadır. Bu çalışmamızda esas olarak, markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin düzenlemelerin yani marka suçlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmamızda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanunla değişik 61/A maddesinde düzenlenen marka suçları incelenecektir. Bu kapsamda, marka hakkına tecavüz, marka koruması işaretini kaldırma ve marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf olmak üzere üç farklı suç tipine yer verilmiştir.
Ancak suç tiplerini incelemeye geçmeden önce, suçun konusu olan markayla ilgili temel kavramların ele alınması gerekmektedir. Bu anlamda, marka ve marka hakkı kavramlarına ilişkin, konumuzla ilgili olduğu ölçüde kısa açıklamalarda bulunulacaktır. Sonrasında marka ile ceza hukuku arasındaki ilişkiyi açıklayan temel başlıklar üzerinde durulacaktır. Suç tiplerini incelemeden önce, marka suçu kavramı ve bu suçların ekonomik niteliği üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan, marka hakkına yönelik fiillerin, ceza hukuku kapsamına alınmasını gerektiren nedenler üzerinde durulması, suçla korunan hukuki yararı anlamak ve Türk Hukukundaki düzenlemelerin, ceza hukukunun son çare olması ilkesi bakımından yerindeliğini test edebilmek bakımından önem arz etmektedir.
Marka suçlarının uluslararası kaynaklarından birini de TRIPS oluşturmaktadır. Türkiyenin taraf olduğu bu antlaşmayla, üye devletler bakımından markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin minimum standartlar öngörülmüştür. Söz konusu standartların ortaya konulması, uluslararası toplumun olaya bakış açısını yansıtmak ve marka tecavüzlerine karşı ceza hukukuyla mücadele konusundaki uluslararası yükümlülüğümüzü anlamak açısından gereklidir. Yine, mukayese yapılabilmesi adına, tecavüz fiilleri açısından mevcut düzenlemelerimizle benzerlik gösteren Alman Markalar Kanunundaki (MarkenG) düzenlemelerin aktarılmasında da yarar vardır. Nihayet, Türk Hukukundaki eski düzenlemelerin gelişim süreçleriyle birlikte aktarılması ve mevcut düzenlemelerin, ticari ceza hukukuna has bir takım ilke ve esaslar başlığı altında irdelenmesi ilk bölüm bakımından tamamlayıcı olacaktır.
İkinci bölümde, marka suçları ayrı başlık altında, unsurlar halinde değerlendirilecektir. Uygulamada en sık karşılaşılan suç tipi marka hakkına tecavüzdür. Diğer suç tipleri konusunda çalışma süresi içersinde herhangi bir yargı kararına rastlanılamamıştır. Bu nedenle, kanundan çıkarılması gerektiğini düşündüğümüz bu suçları, -konu, fail ve mağdur unsurları yönünden benzerlik gösterse de- ayrı başlık altında ele almış bulunmaktayız. Bu anlamda, çalışmamızın ağırlık noktasını marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz suçu oluşturmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, marka suçlarına ilişkin suçun özel görünüş şekilleri, etkin pişmanlık ve muhakeme sorunlarına değinilecektir. Bilindiği üzere, marka hukukuna ilişkin tasarı halinde bazı kanun çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmaların marka suçlarıyla ilgili olan kısımları ve bunlara yönelik eleştirilerimizi de bu bölümde ortaya konmaya çalışılacaktır.
Son olarak, yargı kararları çalışmada önemli bir yer tutmaktadır. Yargı kararlarını ek olarak bir bütün halinde vermektense, bu kararları ilgili olduğu ölçüde çalışma içinde değerlendirmeye gayret edilmiştir. Ancak, tespit edebildiğimiz sorunlar ölçüsünde ve bütünlüğün sağlanabilmesi adına, önemli gördüğümüz bazı yargı kararlarının, çalışmanın sonunda ayrıca değerlendirilmesi tercih edilmiştir.
-Marka Suçları - Ekonomik Suçlar İlişkisi
-Ceza Hukukunun Marka Hukukuna Müdahalesi
-Marka Hakkına Tecavüz Suçu
-Marka Taklitçiliği (İktibas Suretiyle Tecavüz)
-Karıştırma İhtimali (İltibas Suretiyle Tecavüz)
-Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarruf Suçu
-Marka Koruması İşaretini Kaldırma Suçu
-Marka Suçlarının Kovuşturulması
-Kanun Tasarılarına İlişkin Değerlendirmeler
Bireye -tükettiği kadar var olma- bilinci aşılayan modern çağın ortaya koyduğu ekonomik sistemde, markanın bağımsız bir tüketim aracı haline geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Gerçekten, günümüzde tüketiciler mal veya hizmetleri genellikle ihtiyaçları ölçüsünde değil, simgesel değerleri itibariyle satın alırlar. Simgesel değerin ifadesi olarak karşımıza çıkan marka, aynı zamanda -kişilik- ve -statü- kazanma aracı haline gelmektedir. Bugün, 3-5 dolara imal edilen bir giyim eşyasının 100-150 dolar fiyat aralığında alıcı bulmasında -marka-nın payı büyüktür. İşte, talepleri imaj unsuru üzerinde yönlendirilen tüketici kitlesi karşısında, markanın sahibine sağladığı ekonomik menfâatin boyutu da o denli büyük olmaktadır.
Markanın piyasada yarattığı talep gücü, üçüncü kişilerin -talep gören- markaları hukuka aykırı bir şekilde kullanması sonucunu doğurmakta ve marka hakkının korunmasını gündeme getirmektedir. Marka korumasının iki yönü bulunmaktadır. Birincisi hukuki koruma, ikincisi ise cezai korumadır. Bu çalışmamızda esas olarak, markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin düzenlemelerin yani marka suçlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmamızda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanunla değişik 61/A maddesinde düzenlenen marka suçları incelenecektir. Bu kapsamda, marka hakkına tecavüz, marka koruması işaretini kaldırma ve marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf olmak üzere üç farklı suç tipine yer verilmiştir.
Ancak suç tiplerini incelemeye geçmeden önce, suçun konusu olan markayla ilgili temel kavramların ele alınması gerekmektedir. Bu anlamda, marka ve marka hakkı kavramlarına ilişkin, konumuzla ilgili olduğu ölçüde kısa açıklamalarda bulunulacaktır. Sonrasında marka ile ceza hukuku arasındaki ilişkiyi açıklayan temel başlıklar üzerinde durulacaktır. Suç tiplerini incelemeden önce, marka suçu kavramı ve bu suçların ekonomik niteliği üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan, marka hakkına yönelik fiillerin, ceza hukuku kapsamına alınmasını gerektiren nedenler üzerinde durulması, suçla korunan hukuki yararı anlamak ve Türk Hukukundaki düzenlemelerin, ceza hukukunun son çare olması ilkesi bakımından yerindeliğini test edebilmek bakımından önem arz etmektedir.
Marka suçlarının uluslararası kaynaklarından birini de TRIPS oluşturmaktadır. Türkiyenin taraf olduğu bu antlaşmayla, üye devletler bakımından markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin minimum standartlar öngörülmüştür. Söz konusu standartların ortaya konulması, uluslararası toplumun olaya bakış açısını yansıtmak ve marka tecavüzlerine karşı ceza hukukuyla mücadele konusundaki uluslararası yükümlülüğümüzü anlamak açısından gereklidir. Yine, mukayese yapılabilmesi adına, tecavüz fiilleri açısından mevcut düzenlemelerimizle benzerlik gösteren Alman Markalar Kanunundaki (MarkenG) düzenlemelerin aktarılmasında da yarar vardır. Nihayet, Türk Hukukundaki eski düzenlemelerin gelişim süreçleriyle birlikte aktarılması ve mevcut düzenlemelerin, ticari ceza hukukuna has bir takım ilke ve esaslar başlığı altında irdelenmesi ilk bölüm bakımından tamamlayıcı olacaktır.
İkinci bölümde, marka suçları ayrı başlık altında, unsurlar halinde değerlendirilecektir. Uygulamada en sık karşılaşılan suç tipi marka hakkına tecavüzdür. Diğer suç tipleri konusunda çalışma süresi içersinde herhangi bir yargı kararına rastlanılamamıştır. Bu nedenle, kanundan çıkarılması gerektiğini düşündüğümüz bu suçları, -konu, fail ve mağdur unsurları yönünden benzerlik gösterse de- ayrı başlık altında ele almış bulunmaktayız. Bu anlamda, çalışmamızın ağırlık noktasını marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz suçu oluşturmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, marka suçlarına ilişkin suçun özel görünüş şekilleri, etkin pişmanlık ve muhakeme sorunlarına değinilecektir. Bilindiği üzere, marka hukukuna ilişkin tasarı halinde bazı kanun çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmaların marka suçlarıyla ilgili olan kısımları ve bunlara yönelik eleştirilerimizi de bu bölümde ortaya konmaya çalışılacaktır.
Son olarak, yargı kararları çalışmada önemli bir yer tutmaktadır. Yargı kararlarını ek olarak bir bütün halinde vermektense, bu kararları ilgili olduğu ölçüde çalışma içinde değerlendirmeye gayret edilmiştir. Ancak, tespit edebildiğimiz sorunlar ölçüsünde ve bütünlüğün sağlanabilmesi adına, önemli gördüğümüz bazı yargı kararlarının, çalışmanın sonunda ayrıca değerlendirilmesi tercih edilmiştir.
-Ceza Hukukunun Marka Hukukuna Müdahalesi
-Marka Hakkına Tecavüz Suçu
-Marka Taklitçiliği (İktibas Suretiyle Tecavüz)
-Karıştırma İhtimali (İltibas Suretiyle Tecavüz)
-Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarruf Suçu
-Marka Koruması İşaretini Kaldırma Suçu
-Marka Suçlarının Kovuşturulması
-Kanun Tasarılarına İlişkin Değerlendirmeler
Bireye -tükettiği kadar var olma- bilinci aşılayan modern çağın ortaya koyduğu ekonomik sistemde, markanın bağımsız bir tüketim aracı haline geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Gerçekten, günümüzde tüketiciler mal veya hizmetleri genellikle ihtiyaçları ölçüsünde değil, simgesel değerleri itibariyle satın alırlar. Simgesel değerin ifadesi olarak karşımıza çıkan marka, aynı zamanda -kişilik- ve -statü- kazanma aracı haline gelmektedir. Bugün, 3-5 dolara imal edilen bir giyim eşyasının 100-150 dolar fiyat aralığında alıcı bulmasında -marka-nın payı büyüktür. İşte, talepleri imaj unsuru üzerinde yönlendirilen tüketici kitlesi karşısında, markanın sahibine sağladığı ekonomik menfâatin boyutu da o denli büyük olmaktadır.
Markanın piyasada yarattığı talep gücü, üçüncü kişilerin -talep gören- markaları hukuka aykırı bir şekilde kullanması sonucunu doğurmakta ve marka hakkının korunmasını gündeme getirmektedir. Marka korumasının iki yönü bulunmaktadır. Birincisi hukuki koruma, ikincisi ise cezai korumadır. Bu çalışmamızda esas olarak, markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin düzenlemelerin yani marka suçlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmamızda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanunla değişik 61/A maddesinde düzenlenen marka suçları incelenecektir. Bu kapsamda, marka hakkına tecavüz, marka koruması işaretini kaldırma ve marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf olmak üzere üç farklı suç tipine yer verilmiştir.
Ancak suç tiplerini incelemeye geçmeden önce, suçun konusu olan markayla ilgili temel kavramların ele alınması gerekmektedir. Bu anlamda, marka ve marka hakkı kavramlarına ilişkin, konumuzla ilgili olduğu ölçüde kısa açıklamalarda bulunulacaktır. Sonrasında marka ile ceza hukuku arasındaki ilişkiyi açıklayan temel başlıklar üzerinde durulacaktır. Suç tiplerini incelemeden önce, marka suçu kavramı ve bu suçların ekonomik niteliği üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan, marka hakkına yönelik fiillerin, ceza hukuku kapsamına alınmasını gerektiren nedenler üzerinde durulması, suçla korunan hukuki yararı anlamak ve Türk Hukukundaki düzenlemelerin, ceza hukukunun son çare olması ilkesi bakımından yerindeliğini test edebilmek bakımından önem arz etmektedir.
Marka suçlarının uluslararası kaynaklarından birini de TRIPS oluşturmaktadır. Türkiyenin taraf olduğu bu antlaşmayla, üye devletler bakımından markanın ceza hukuku yoluyla korunmasına ilişkin minimum standartlar öngörülmüştür. Söz konusu standartların ortaya konulması, uluslararası toplumun olaya bakış açısını yansıtmak ve marka tecavüzlerine karşı ceza hukukuyla mücadele konusundaki uluslararası yükümlülüğümüzü anlamak açısından gereklidir. Yine, mukayese yapılabilmesi adına, tecavüz fiilleri açısından mevcut düzenlemelerimizle benzerlik gösteren Alman Markalar Kanunundaki (MarkenG) düzenlemelerin aktarılmasında da yarar vardır. Nihayet, Türk Hukukundaki eski düzenlemelerin gelişim süreçleriyle birlikte aktarılması ve mevcut düzenlemelerin, ticari ceza hukukuna has bir takım ilke ve esaslar başlığı altında irdelenmesi ilk bölüm bakımından tamamlayıcı olacaktır.
İkinci bölümde, marka suçları ayrı başlık altında, unsurlar halinde değerlendirilecektir. Uygulamada en sık karşılaşılan suç tipi marka hakkına tecavüzdür. Diğer suç tipleri konusunda çalışma süresi içersinde herhangi bir yargı kararına rastlanılamamıştır. Bu nedenle, kanundan çıkarılması gerektiğini düşündüğümüz bu suçları, -konu, fail ve mağdur unsurları yönünden benzerlik gösterse de- ayrı başlık altında ele almış bulunmaktayız. Bu anlamda, çalışmamızın ağırlık noktasını marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz suçu oluşturmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, marka suçlarına ilişkin suçun özel görünüş şekilleri, etkin pişmanlık ve muhakeme sorunlarına değinilecektir. Bilindiği üzere, marka hukukuna ilişkin tasarı halinde bazı kanun çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmaların marka suçlarıyla ilgili olan kısımları ve bunlara yönelik eleştirilerimizi de bu bölümde ortaya konmaya çalışılacaktır.
Son olarak, yargı kararları çalışmada önemli bir yer tutmaktadır. Yargı kararlarını ek olarak bir bütün halinde vermektense, bu kararları ilgili olduğu ölçüde çalışma içinde değerlendirmeye gayret edilmiştir. Ancak, tespit edebildiğimiz sorunlar ölçüsünde ve bütünlüğün sağlanabilmesi adına, önemli gördüğümüz bazı yargı kararlarının, çalışmanın sonunda ayrıca değerlendirilmesi tercih edilmiştir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.