9786056582899
586572
https://www.turkishbooks.com/books/kuranin-ogrettigi-kavramlar-9-hikmet-p586572.html
Kur'an'ın Öğrettiği Kavramlar 9 - Hikmet
1.2
"Kur'ân'ın Öğrettiği Kavramlar" serisinin elinizdeki sayısında "hikmet" kavramını ele aldık.
Yüce Allah büyük bir lütufta bulunarak tarih boyunca insanlara nebiler göndermiş, o nebiler de görevleri gereği kendilerine verilen kitabı insanlara hem tebliğ etmiş hem de sorunlara o kitaptan çözümler getirmişlerdir.
Rabbimiz gönderdiği kitaplardan hüküm çıkarma yolunu göstererek kullarına bir başka büyük lütufta daha bulunmuştur. Böylelikle insanların başka kullara kulluk etmelerinin yolunu da kapatmıştır.
Hikmet, doğru hüküm anlamı gelir. Allah'ın verdiği tüm hükümler doğru olduğu için O Hakîmdir. O'nun kitabı da doğru hükümler içerdiği için hakîm vasfına sahiptir.
Ellerinde Allah'ın kitabını bulunduranlar, tüm sorunlara çözüm bulacakları paha biçilemez bir servetin sahipleridir. Nebi ve rasuller bunun farkında oldukları için kısa sürede hayal edilemez gelişmeleri insanlara tecrübe ettirmişlerdir. Son Nebi'nin önderliğinde, her şeylerini kaybetmiş bir avuç insanla yirmi küsur yılda gerçekleştirilen atılım, aradan geçen ondört asra rağmen hala aşılabilmiş hatta tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Hukuktan siyasete, ekonomiden eğitime, ahlaktan bilime her alanda kaydedilen gelişim, tüm gücünü Allah'ın kitabından alıyordu. Çünkü Allah'ın kitabı tek hüküm kaynağı olarak görülüyordu.
Nebî aleyhisselâmın vefatından kısa bir süre sonra hızla geriye dönüş başladı. Çözüm üreten ve bu özelliklerinden dolayı karşılaştıkları tüm topluluklar tarafından kabul gören Müslümanlar sorun oluşturmaya başladılar. İnsanlara hikmeti götüren değil ötekilerden himmet bekleyen bir topluluk haline dönüşüverdiler. Çözümün kaynağı değil, çözümsüzlüğün tarafı oldular. Hikmet unutulmuş, üretim durmuştu. Şüphe yok ki, tüm bunlara, Allah'ın kitabına yaklaşım tarzındaki ani değişiklik sebep olmuştu.
Dünyanın en değerli madenlerine sahip olup da bu madenleri çıkarıp işleyemedikleri için açlıkla mücadele eden bir topluluktan farkımız kalmadı. Batıya örnek olması gerekirken içinde bulunduğu durumdan kurtulmanın yolunu Batıyı örnek almakta gören bir ümmet oluverdik. Batıdan sadece teknoloji değil kanun ithal eder duruma düşmemiz, Allah'ın kitabını umursamamamızın sadece bu dünyadaki bedeli olsa gerektir.
Bu durumdan bir an önce kurtulmamızın yolu, Allah'ın kitabına sarılmak ve Rasûlullah'ı örnek almaktan geçmektedir. Bu bağlamda Kur'ân'ın hikmet kavramına yaptığı vurguya kulak vermeli, Müslümanlar olarak çözümüm parçası değil; kendisi olmalıyız. Rabbimizin şu müjdesini hatırlayarak konumuza geçebiliriz.
Yüce Allah büyük bir lütufta bulunarak tarih boyunca insanlara nebiler göndermiş, o nebiler de görevleri gereği kendilerine verilen kitabı insanlara hem tebliğ etmiş hem de sorunlara o kitaptan çözümler getirmişlerdir.
Rabbimiz gönderdiği kitaplardan hüküm çıkarma yolunu göstererek kullarına bir başka büyük lütufta daha bulunmuştur. Böylelikle insanların başka kullara kulluk etmelerinin yolunu da kapatmıştır.
Hikmet, doğru hüküm anlamı gelir. Allah'ın verdiği tüm hükümler doğru olduğu için O Hakîmdir. O'nun kitabı da doğru hükümler içerdiği için hakîm vasfına sahiptir.
Ellerinde Allah'ın kitabını bulunduranlar, tüm sorunlara çözüm bulacakları paha biçilemez bir servetin sahipleridir. Nebi ve rasuller bunun farkında oldukları için kısa sürede hayal edilemez gelişmeleri insanlara tecrübe ettirmişlerdir. Son Nebi'nin önderliğinde, her şeylerini kaybetmiş bir avuç insanla yirmi küsur yılda gerçekleştirilen atılım, aradan geçen ondört asra rağmen hala aşılabilmiş hatta tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Hukuktan siyasete, ekonomiden eğitime, ahlaktan bilime her alanda kaydedilen gelişim, tüm gücünü Allah'ın kitabından alıyordu. Çünkü Allah'ın kitabı tek hüküm kaynağı olarak görülüyordu.
Nebî aleyhisselâmın vefatından kısa bir süre sonra hızla geriye dönüş başladı. Çözüm üreten ve bu özelliklerinden dolayı karşılaştıkları tüm topluluklar tarafından kabul gören Müslümanlar sorun oluşturmaya başladılar. İnsanlara hikmeti götüren değil ötekilerden himmet bekleyen bir topluluk haline dönüşüverdiler. Çözümün kaynağı değil, çözümsüzlüğün tarafı oldular. Hikmet unutulmuş, üretim durmuştu. Şüphe yok ki, tüm bunlara, Allah'ın kitabına yaklaşım tarzındaki ani değişiklik sebep olmuştu.
Dünyanın en değerli madenlerine sahip olup da bu madenleri çıkarıp işleyemedikleri için açlıkla mücadele eden bir topluluktan farkımız kalmadı. Batıya örnek olması gerekirken içinde bulunduğu durumdan kurtulmanın yolunu Batıyı örnek almakta gören bir ümmet oluverdik. Batıdan sadece teknoloji değil kanun ithal eder duruma düşmemiz, Allah'ın kitabını umursamamamızın sadece bu dünyadaki bedeli olsa gerektir.
Bu durumdan bir an önce kurtulmamızın yolu, Allah'ın kitabına sarılmak ve Rasûlullah'ı örnek almaktan geçmektedir. Bu bağlamda Kur'ân'ın hikmet kavramına yaptığı vurguya kulak vermeli, Müslümanlar olarak çözümüm parçası değil; kendisi olmalıyız. Rabbimizin şu müjdesini hatırlayarak konumuza geçebiliriz.
"Kur'ân'ın Öğrettiği Kavramlar" serisinin elinizdeki sayısında "hikmet" kavramını ele aldık.
Yüce Allah büyük bir lütufta bulunarak tarih boyunca insanlara nebiler göndermiş, o nebiler de görevleri gereği kendilerine verilen kitabı insanlara hem tebliğ etmiş hem de sorunlara o kitaptan çözümler getirmişlerdir.
Rabbimiz gönderdiği kitaplardan hüküm çıkarma yolunu göstererek kullarına bir başka büyük lütufta daha bulunmuştur. Böylelikle insanların başka kullara kulluk etmelerinin yolunu da kapatmıştır.
Hikmet, doğru hüküm anlamı gelir. Allah'ın verdiği tüm hükümler doğru olduğu için O Hakîmdir. O'nun kitabı da doğru hükümler içerdiği için hakîm vasfına sahiptir.
Ellerinde Allah'ın kitabını bulunduranlar, tüm sorunlara çözüm bulacakları paha biçilemez bir servetin sahipleridir. Nebi ve rasuller bunun farkında oldukları için kısa sürede hayal edilemez gelişmeleri insanlara tecrübe ettirmişlerdir. Son Nebi'nin önderliğinde, her şeylerini kaybetmiş bir avuç insanla yirmi küsur yılda gerçekleştirilen atılım, aradan geçen ondört asra rağmen hala aşılabilmiş hatta tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Hukuktan siyasete, ekonomiden eğitime, ahlaktan bilime her alanda kaydedilen gelişim, tüm gücünü Allah'ın kitabından alıyordu. Çünkü Allah'ın kitabı tek hüküm kaynağı olarak görülüyordu.
Nebî aleyhisselâmın vefatından kısa bir süre sonra hızla geriye dönüş başladı. Çözüm üreten ve bu özelliklerinden dolayı karşılaştıkları tüm topluluklar tarafından kabul gören Müslümanlar sorun oluşturmaya başladılar. İnsanlara hikmeti götüren değil ötekilerden himmet bekleyen bir topluluk haline dönüşüverdiler. Çözümün kaynağı değil, çözümsüzlüğün tarafı oldular. Hikmet unutulmuş, üretim durmuştu. Şüphe yok ki, tüm bunlara, Allah'ın kitabına yaklaşım tarzındaki ani değişiklik sebep olmuştu.
Dünyanın en değerli madenlerine sahip olup da bu madenleri çıkarıp işleyemedikleri için açlıkla mücadele eden bir topluluktan farkımız kalmadı. Batıya örnek olması gerekirken içinde bulunduğu durumdan kurtulmanın yolunu Batıyı örnek almakta gören bir ümmet oluverdik. Batıdan sadece teknoloji değil kanun ithal eder duruma düşmemiz, Allah'ın kitabını umursamamamızın sadece bu dünyadaki bedeli olsa gerektir.
Bu durumdan bir an önce kurtulmamızın yolu, Allah'ın kitabına sarılmak ve Rasûlullah'ı örnek almaktan geçmektedir. Bu bağlamda Kur'ân'ın hikmet kavramına yaptığı vurguya kulak vermeli, Müslümanlar olarak çözümüm parçası değil; kendisi olmalıyız. Rabbimizin şu müjdesini hatırlayarak konumuza geçebiliriz.
Yüce Allah büyük bir lütufta bulunarak tarih boyunca insanlara nebiler göndermiş, o nebiler de görevleri gereği kendilerine verilen kitabı insanlara hem tebliğ etmiş hem de sorunlara o kitaptan çözümler getirmişlerdir.
Rabbimiz gönderdiği kitaplardan hüküm çıkarma yolunu göstererek kullarına bir başka büyük lütufta daha bulunmuştur. Böylelikle insanların başka kullara kulluk etmelerinin yolunu da kapatmıştır.
Hikmet, doğru hüküm anlamı gelir. Allah'ın verdiği tüm hükümler doğru olduğu için O Hakîmdir. O'nun kitabı da doğru hükümler içerdiği için hakîm vasfına sahiptir.
Ellerinde Allah'ın kitabını bulunduranlar, tüm sorunlara çözüm bulacakları paha biçilemez bir servetin sahipleridir. Nebi ve rasuller bunun farkında oldukları için kısa sürede hayal edilemez gelişmeleri insanlara tecrübe ettirmişlerdir. Son Nebi'nin önderliğinde, her şeylerini kaybetmiş bir avuç insanla yirmi küsur yılda gerçekleştirilen atılım, aradan geçen ondört asra rağmen hala aşılabilmiş hatta tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Hukuktan siyasete, ekonomiden eğitime, ahlaktan bilime her alanda kaydedilen gelişim, tüm gücünü Allah'ın kitabından alıyordu. Çünkü Allah'ın kitabı tek hüküm kaynağı olarak görülüyordu.
Nebî aleyhisselâmın vefatından kısa bir süre sonra hızla geriye dönüş başladı. Çözüm üreten ve bu özelliklerinden dolayı karşılaştıkları tüm topluluklar tarafından kabul gören Müslümanlar sorun oluşturmaya başladılar. İnsanlara hikmeti götüren değil ötekilerden himmet bekleyen bir topluluk haline dönüşüverdiler. Çözümün kaynağı değil, çözümsüzlüğün tarafı oldular. Hikmet unutulmuş, üretim durmuştu. Şüphe yok ki, tüm bunlara, Allah'ın kitabına yaklaşım tarzındaki ani değişiklik sebep olmuştu.
Dünyanın en değerli madenlerine sahip olup da bu madenleri çıkarıp işleyemedikleri için açlıkla mücadele eden bir topluluktan farkımız kalmadı. Batıya örnek olması gerekirken içinde bulunduğu durumdan kurtulmanın yolunu Batıyı örnek almakta gören bir ümmet oluverdik. Batıdan sadece teknoloji değil kanun ithal eder duruma düşmemiz, Allah'ın kitabını umursamamamızın sadece bu dünyadaki bedeli olsa gerektir.
Bu durumdan bir an önce kurtulmamızın yolu, Allah'ın kitabına sarılmak ve Rasûlullah'ı örnek almaktan geçmektedir. Bu bağlamda Kur'ân'ın hikmet kavramına yaptığı vurguya kulak vermeli, Müslümanlar olarak çözümüm parçası değil; kendisi olmalıyız. Rabbimizin şu müjdesini hatırlayarak konumuza geçebiliriz.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.