Kanlı Pazar 1960'lar Türkiyesi'nde Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol

Stok Kodu:
9786054511433
Boyut:
145-215
Sayfa Sayısı:
280
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
8.40
6.72
9786054511433
148936
Kanlı Pazar
Kanlı Pazar 1960'lar Türkiyesi'nde Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol
6.72
1960'lı yıllarda, Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği'nin Genel Başkanlığı'nı yapmış olan İlhan Egemen Darendelioğlu, 16 Şubat 1969 günü gerçekleşen olayları, "Vatan ve Millet bütünlüğünü korumanın şeref ve haysiyetleri korumak olduğuna inanan şuurlu bir kitlenin komünizme ve anarşizme karşı Milli bir reaksiyonu" olarak açıklamaktadır. Darendelioğlu'na göre 16 Şubat, "komünistlerin kıyamı vatanseverlerin galeyanı"dır. Sağ için 16 Şubat, Darendelioğlu'nun sözlerinden de anlaşılacağı gibi, "Komünizme ve anarşizme karşı milli reaksiyon"dur. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) Genel Başkanlığı yapmış olan Yusuf Küpeli ise 16 Şubat'ın, "basit bir ilerici-gerici, dinci-komünist çatışması" olmanın ötesinde "bağımsızlık savaşı veren halkımızla kafaca ve midece satılmış, aldatılmış emperyalizmin elindeki güçlerin kavgası" olduğunu söylüyor. Solcular için 16 Şubat, bağımsızlık isteyenlerin Amerikancıların saldırısına uğradığı gündür. Sağcılar solcuları "Moskof" olmakla, solcular sağcıları Amerikancılıkla suçlamaktadır. İki kutuplu dünyanın iki kutbu, Türkiye siyasetinin de Procrust yatağını oluşturmakta, siyasetin var olan, oluşan güçlerini kendisine göre yontmakta, çerçevesini belirleyen güçlü etkenlerden biri olmaktadır. 1960'lı yıllarda Türkiye'nin siyasi arenası, iki kutuplu dünyanın etkisiyle yeniden şekillenir. Türkiye siyasetinde 2000'lerde de varlığını koruyan temel ayrışmalar 1960'lı yıllarda cisimleşir. Daha önce var olan "komünist-milliyetçi mukaddesatçı" ayrılığı yerini "sağ-sol" ayrılığına bırakır. "Sağ" ve "sol" terimleri bugünkü anlamlarıyla Türkiye siyasetinde yerini bu süreçte alır. "Milliyetçi mukaddesatçı" kesimin "milliyetçiler" ve "İslamcılar" diye ayrışmasının belirgin hale gelmesi ve ayrı örgütlenmelerin oluşması da bu süreçte gerçekleşir. Bu yıllarda solcular cephesinde de ikilikler ve ayrışmalar yaşanır. En temel ayrılık Sosyalist Devrimciler-Milli Demokratik Devrimciler ayrımıdır. Bu ayrımın kökeninde 1950'lerde TKP içerisinde yaşanan ayrılık varsa da, bu ayrışmanın ayrı örgütlenmeler halinde ortaya çıkışı bu süreçte gerçekleşir. Bu cephedeki bir diğer ayrım da solcu gençlik örgütlerinin yanı sıra Kürt gençlerinin kurduğu Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) ile kendisini var eden milliyetçilik temelli ayrımdır. Kürt gençleri bu dönemde kendi örgütlülüklerini oluştururlar. Tüm bu ayrışmalar, 1960'ların ikinci yarısında yatağını oluşturmuş ve o dere yatakları o günden bu güne giderek derinleşmiştir. Bugün Türkiye'de Meclis çatısı altında siyaset yapanların, devlet içerisinde önemli mevkilerde yer tutanların oldukça önemli bir bölümü o günün çatışmaları içerisinde yetişmiştir. 16 Şubat işte bu süreçte, bu ayrışmaların orta yerinde gerçekleşir.
1960'lı yıllarda, Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği'nin Genel Başkanlığı'nı yapmış olan İlhan Egemen Darendelioğlu, 16 Şubat 1969 günü gerçekleşen olayları, "Vatan ve Millet bütünlüğünü korumanın şeref ve haysiyetleri korumak olduğuna inanan şuurlu bir kitlenin komünizme ve anarşizme karşı Milli bir reaksiyonu" olarak açıklamaktadır. Darendelioğlu'na göre 16 Şubat, "komünistlerin kıyamı vatanseverlerin galeyanı"dır. Sağ için 16 Şubat, Darendelioğlu'nun sözlerinden de anlaşılacağı gibi, "Komünizme ve anarşizme karşı milli reaksiyon"dur. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) Genel Başkanlığı yapmış olan Yusuf Küpeli ise 16 Şubat'ın, "basit bir ilerici-gerici, dinci-komünist çatışması" olmanın ötesinde "bağımsızlık savaşı veren halkımızla kafaca ve midece satılmış, aldatılmış emperyalizmin elindeki güçlerin kavgası" olduğunu söylüyor. Solcular için 16 Şubat, bağımsızlık isteyenlerin Amerikancıların saldırısına uğradığı gündür. Sağcılar solcuları "Moskof" olmakla, solcular sağcıları Amerikancılıkla suçlamaktadır. İki kutuplu dünyanın iki kutbu, Türkiye siyasetinin de Procrust yatağını oluşturmakta, siyasetin var olan, oluşan güçlerini kendisine göre yontmakta, çerçevesini belirleyen güçlü etkenlerden biri olmaktadır. 1960'lı yıllarda Türkiye'nin siyasi arenası, iki kutuplu dünyanın etkisiyle yeniden şekillenir. Türkiye siyasetinde 2000'lerde de varlığını koruyan temel ayrışmalar 1960'lı yıllarda cisimleşir. Daha önce var olan "komünist-milliyetçi mukaddesatçı" ayrılığı yerini "sağ-sol" ayrılığına bırakır. "Sağ" ve "sol" terimleri bugünkü anlamlarıyla Türkiye siyasetinde yerini bu süreçte alır. "Milliyetçi mukaddesatçı" kesimin "milliyetçiler" ve "İslamcılar" diye ayrışmasının belirgin hale gelmesi ve ayrı örgütlenmelerin oluşması da bu süreçte gerçekleşir. Bu yıllarda solcular cephesinde de ikilikler ve ayrışmalar yaşanır. En temel ayrılık Sosyalist Devrimciler-Milli Demokratik Devrimciler ayrımıdır. Bu ayrımın kökeninde 1950'lerde TKP içerisinde yaşanan ayrılık varsa da, bu ayrışmanın ayrı örgütlenmeler halinde ortaya çıkışı bu süreçte gerçekleşir. Bu cephedeki bir diğer ayrım da solcu gençlik örgütlerinin yanı sıra Kürt gençlerinin kurduğu Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) ile kendisini var eden milliyetçilik temelli ayrımdır. Kürt gençleri bu dönemde kendi örgütlülüklerini oluştururlar. Tüm bu ayrışmalar, 1960'ların ikinci yarısında yatağını oluşturmuş ve o dere yatakları o günden bu güne giderek derinleşmiştir. Bugün Türkiye'de Meclis çatısı altında siyaset yapanların, devlet içerisinde önemli mevkilerde yer tutanların oldukça önemli bir bölümü o günün çatışmaları içerisinde yetişmiştir. 16 Şubat işte bu süreçte, bu ayrışmaların orta yerinde gerçekleşir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat