Kanaldaki Ev Oktay Rifat Ustaların Türkçesiyle

Stok Kodu:
9786051850597
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
165
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-11
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.90
5.52
9786051850597
410139
Kanaldaki Ev
Kanaldaki Ev Oktay Rifat Ustaların Türkçesiyle
5.52
Sait Faik'ten Bilge Karasu'ya, Oktay Rifat'tan Nurullah Ataç'a, Oktay Akbal'dan Tahsin Yücel'e, edebiyatımızın büyük ustalarının Türkçesiyle yayımladığımız Simenon romanlarından oluşan dizinin ikinci kitabı, Oktay Rifat'ın 1959 yılında çevirdiği Kanaldaki Ev.

Simenon'un polisiye türünün dışına çıktığı, "ağır romanlar" olarak tanımladığı türe dahil olan bu roman, başta işlenen cinayetin soruşturması şeklinde ilerlemez, tam tersine katil önceden bilinir; soruşturma, hadiselerin hatırlanmasından ibarettir. 1933 yılında yayımlanan roman, Brueghel'in resimlerini çağrıştıran Neroeteren adlı ıssız ve soğuk bir kasabada başlayıp Anvers'de trajik bir şekilde sonlanan bir aile faciasını dile getirir. Evin reisinin ölümünün ve 16 yaşındaki Edmée'nin Brüksel'den gelişinin ardından, kanaldaki ev maddi manevi derin bir uçurumun kıyısına sürüklenir. İktidar ilişkileri, kültür şoku, taciz, kaza, gerilim, cinayet, hatta kanalda sıkışıp kalan atlarını bırakıp eve sığınan bir grup yabancı; klasik polisiyeler gibi sonlanmayan, derin psikolojik ayrıntılar ve açmazlarla yüklü roman boyunca okurun tetikte kalmasını sağlayacaktır.

Bu çeviriyi yaptığında henüz roman yazmaya başlamamış olan Oktay Rifat'ın Bir Kadının Penceresinden, Danaburnu ve Bay Lear romanlarında Simenon etkisini görmek mümkündür. Kanaldaki Ev'in tutkulu ve takıntılı karakterlerinin, Oktay Rifat'ın romancılığını, isteklerinin gerçekleşmemesi karşısında her şeyi göze alan
kişilerini etkilediği söylenebilir.

Georges Simenon ve Oktay Rifat'ı birleştiren Kanaldaki Ev, iki yazarın birbirleriyle nasıl konuştuğunun da güzel bir örneği, okurlar için heyecan verici bir davet.
Sait Faik'ten Bilge Karasu'ya, Oktay Rifat'tan Nurullah Ataç'a, Oktay Akbal'dan Tahsin Yücel'e, edebiyatımızın büyük ustalarının Türkçesiyle yayımladığımız Simenon romanlarından oluşan dizinin ikinci kitabı, Oktay Rifat'ın 1959 yılında çevirdiği Kanaldaki Ev.

Simenon'un polisiye türünün dışına çıktığı, "ağır romanlar" olarak tanımladığı türe dahil olan bu roman, başta işlenen cinayetin soruşturması şeklinde ilerlemez, tam tersine katil önceden bilinir; soruşturma, hadiselerin hatırlanmasından ibarettir. 1933 yılında yayımlanan roman, Brueghel'in resimlerini çağrıştıran Neroeteren adlı ıssız ve soğuk bir kasabada başlayıp Anvers'de trajik bir şekilde sonlanan bir aile faciasını dile getirir. Evin reisinin ölümünün ve 16 yaşındaki Edmée'nin Brüksel'den gelişinin ardından, kanaldaki ev maddi manevi derin bir uçurumun kıyısına sürüklenir. İktidar ilişkileri, kültür şoku, taciz, kaza, gerilim, cinayet, hatta kanalda sıkışıp kalan atlarını bırakıp eve sığınan bir grup yabancı; klasik polisiyeler gibi sonlanmayan, derin psikolojik ayrıntılar ve açmazlarla yüklü roman boyunca okurun tetikte kalmasını sağlayacaktır.

Bu çeviriyi yaptığında henüz roman yazmaya başlamamış olan Oktay Rifat'ın Bir Kadının Penceresinden, Danaburnu ve Bay Lear romanlarında Simenon etkisini görmek mümkündür. Kanaldaki Ev'in tutkulu ve takıntılı karakterlerinin, Oktay Rifat'ın romancılığını, isteklerinin gerçekleşmemesi karşısında her şeyi göze alan
kişilerini etkilediği söylenebilir.

Georges Simenon ve Oktay Rifat'ı birleştiren Kanaldaki Ev, iki yazarın birbirleriyle nasıl konuştuğunun da güzel bir örneği, okurlar için heyecan verici bir davet.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat