“Nun, mânâsını Allah Teâlâ’nın bildiği ve resûlü ile arasında işaret olarak kullandığı harflerdendir. Sanki Cenâb-ı Hak, ‘nun’ ile, peygamberine tahsis ettiği nübüvvet ve hilâfet sırlarına işaret etmektedir. Buna göre ‘nun’un bir mânâsı şudur: Resûlüm biz seni peygamber olarak gönderdik, özel olarak seçtik ve bizim adımıza halife olarak görevlendirdik. Ya da: Resûlüm biz seni mülkümüzde ve melekûtumuzda övüp yücelttik.” (İbn Acîbe el-Hasanî)
“Nun hokkadır, kalem de nur kalemidir. Yazan ise bağışlayan Rabdir. Allah, Kalem ile zümrüt Levhaya yazdı, nur mürekkebi ile akikten deftere yazdı, O’nun yazdıkları, yaratılmışların hikâyesi ve onların fiilleridir. Mârifet sahibinin kalbine cömertlik Kalemi ve fazl (inâyet) mürekkebi ile yazdı, yazdığını hilim (yumuşaklık) defterine yazdı. O, şerefli olanın sıfatını ve tarifini yazdı: Allah onların kalbine imanı yazdı. (Mücâdele, 22)” (Reşidüddîn Meybudî)
Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. (Kalem, 4)
“Gazap ve hiddet, kulun kendi kuvvetine güvenmesinden ileri gelir. Ancak ne zaman ki kendi kuvvetine güvenmekten vazgeçer, nefsinde zayıflık yerleşir ve bu ondan rahmet ve lütfun ortaya çıkmasına sebep olur ki bu, Rabb’in ahlâkıyla ahlâklanmaktır. Yüce Allah Dâvûd’a (a.s) şöyle ilham etti: ‘Benim ahlâkımla ahlâklan, çünkü ben sabırlıyım.’ Kime güzel ahlâk verilmişse ona en yüksek makam verilmiştir, çünkü bütün diğer makamlar halka bağlıyken güzel ahlâk, ilâhî sıfatlara ve vasıflara bağlıdır.” (Sehl b. Abdullah Tusterî)
(Tanıtım Bülteninden)
“Nun, mânâsını Allah Teâlâ’nın bildiği ve resûlü ile arasında işaret olarak kullandığı harflerdendir. Sanki Cenâb-ı Hak, ‘nun’ ile, peygamberine tahsis ettiği nübüvvet ve hilâfet sırlarına işaret etmektedir. Buna göre ‘nun’un bir mânâsı şudur: Resûlüm biz seni peygamber olarak gönderdik, özel olarak seçtik ve bizim adımıza halife olarak görevlendirdik. Ya da: Resûlüm biz seni mülkümüzde ve melekûtumuzda övüp yücelttik.” (İbn Acîbe el-Hasanî)
“Nun hokkadır, kalem de nur kalemidir. Yazan ise bağışlayan Rabdir. Allah, Kalem ile zümrüt Levhaya yazdı, nur mürekkebi ile akikten deftere yazdı, O’nun yazdıkları, yaratılmışların hikâyesi ve onların fiilleridir. Mârifet sahibinin kalbine cömertlik Kalemi ve fazl (inâyet) mürekkebi ile yazdı, yazdığını hilim (yumuşaklık) defterine yazdı. O, şerefli olanın sıfatını ve tarifini yazdı: Allah onların kalbine imanı yazdı. (Mücâdele, 22)” (Reşidüddîn Meybudî)
Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. (Kalem, 4)
“Gazap ve hiddet, kulun kendi kuvvetine güvenmesinden ileri gelir. Ancak ne zaman ki kendi kuvvetine güvenmekten vazgeçer, nefsinde zayıflık yerleşir ve bu ondan rahmet ve lütfun ortaya çıkmasına sebep olur ki bu, Rabb’in ahlâkıyla ahlâklanmaktır. Yüce Allah Dâvûd’a (a.s) şöyle ilham etti: ‘Benim ahlâkımla ahlâklan, çünkü ben sabırlıyım.’ Kime güzel ahlâk verilmişse ona en yüksek makam verilmiştir, çünkü bütün diğer makamlar halka bağlıyken güzel ahlâk, ilâhî sıfatlara ve vasıflara bağlıdır.” (Sehl b. Abdullah Tusterî)
(Tanıtım Bülteninden)