1000000046366
23396
https://www.turkishbooks.com/books/imami-azamin-bes-eseri-p23396.html
İmamı Azamın Beş Eseri
5.20
Ebû Hanife 80/699-150/767 yılları arasında yaşamış büyük bir fıkıh ve akaid alimidir. Asıl adı Numan, baba adı ise Sabit tir. Müslümanlar arasında İmâmı Âzam yani en büyük imam lakabı ile bilinmekledir. Ailesinin Fars, Türk yahut başka bir kavme mensup olduğu kesin olarak belli değilse de, Arap olmadığı, fakat Araplar arasında doğup büyüdüğü muhakkaktır.
Hz. Peygamber in ailesine bağlılığı ve dinde samimiyeti ailesinden alan Ebû Hanife ilk talebelik yıllarında Küfe de Kur ân-ı Kerîm i hıfzetti. Arapçanın yeni teşekkül etmekte olan sarf ve nahiv bilgileri ile edebiyatını öğrendi Yetiştiği çevrede bulunan büyük hadis âlimlerinden hadis dinledi ve fıkıh öğrendi. Son derece kuvvetli bir mantık ve muhakemeye sahip olmasından dolayı, özellikle Irak ın Basra ve Küfe gibi beldelerinde çok gelişmiş olan cedel yolu ile kelâm konusunda ilerlemeler kazandı. Özellikle Kûfe li büyük âlim Ebû Amr eş-Şa bi den (öl. 104/722) istifade elli. 16 yaşında iken, babası ile hacca gittiği ve orada hadis âlimlerinden hadis dinlediği bilinmekledir. Kendisi "Müsned"inde bu seyahati esnasında sahabeden Abdullah b. Cüz ez-Zebidi yi dinlediğini belirtmekledir. Ayrıca Irak la bulunduğu esnada tabiilerden bir çok zat ile ilgisi olmuştur. Bu duruma göre Numan b. Sabit bir bakıma tabiinden olmasına mukabil, elba u t-tâbiîn in ileri gelen şahsiyetlerinden sayılmakladır.
Ebû Hanife, tahsil hayatına devam edip çeşitli kelâmî tartışmalara girerken, ticârete de başlamış bulunuyordu. Bilhassa, Hint, İran ve Arap yarımadasının ticaret yollarının birleştiği, her türlü fikrin İslâmî bir çerçeve dahilinde münakaşa edildiği Basra ya yirmi kadar seferi olduğunu, bu seferler esnasında bir çok tartışmalarda bulunduğunu kendisi ifade etmekledir.
Bütün bu faaliyetleri neticesinde Ebû Hanife yüksek bir ilmi seviye elde etmiş, özellikle İslâm akaidi konusunda derinleşmiştir.
Daha sonra fıkıh konusu ile daha yakından ilgilenen Ebû Hanife bu konuda eş-Şa bi ve İbrahim en-Nehâî nin (öl. 96/714) talebesi Hammad b. Ebi Süleyman dan (61.120/737) faydalandı. Hocasının ölümünden sonra onun halkasında ders ve fetva verme işi, takriben kırk yaşında olan Ebû Hanife ye kaldı. Otuz yıl kadar süren ders ve fetva devresinde, birçok konularda ictihad eden, dini konulara açıklık getiren büyük imam, bir kısmı ictihad seviyesine ulaşan birçok talebe yetiştirdi Bu talebeler arasında temayüz eden ve ictihad seviyesine ulaşanlar arasında Ebû Yusuf (61.158/774) ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî (61.189/805) fıkhının devam ettirilmesinde en çok emeği geçen imamlardır. Yetiştirdiği talebeler yanında imlâ usûlü ile yazdırdığı eserleri ile birçok fıkıh ve itikad meselelerinin hallinde açık bir anlayış getirmiştir.
Ehli Beyte karşı derin bir sevgisi olan Ebû Hanife, çağdaşı olan büyük âlimler gibi, Emevi idaresi ve daha sonra kurulan Abbasi yönetimini benimseyememişti. Bundan dolayı kendisine her iki devirde de yapılan vazife tekliflerini reddetmişti. Fakat ikinci Abbasi halifesi Ebû Cafer Mansur kendi teklifinin kabul edilmemesi karşısında Ebû Hanife yi hapse attırdı. Bağdat ta onbeş günlük bir hapis müddetinden sonra Ebû Hanife 150/767 tarihinde 70 yaşında iken hapiste vefat etti
Ebû Hanife İslâm fıkhında kendisine kadar devam eden rey ekolünün, asrındaki en mühim simasıdır. Bizzat kendisinin ifadesine göre, bir mesele hakkında Hz. Peygamber den gelenleri mutlaka kabul eder, sahabeden gelenleri seçer, birini diğerine tercih eder, fakat hepsini terkelmezdi. Bundan başka tabiilerin içtihadına gelince, kendisini onlara uyma durumunda görmezdi. Onların ictihad ettiği gibi kendisinin de ictihad edeceğini ifade ederdi. Onun içtihadında sırasıyla uyduğu esaslar kitap, sünnet, sahabe sözleri, kıyas, istihsan, icma ve örftür. O, uzun tedris yıllarında fıkıh konusunda birçok fetvalar vermiş ve pek çok öğrenci yetiştirmiş olmasına rağmen, müstakil bir fıkıh kitabı yazmamıştır. Onun yolunda yürüyen talebeleri daha sonra Hanefî fıkhının esasını teşkil eden kitapları, imamlarının görüşlerini belirtmek suretiyle tedvin etmişlerdir. Hanefî fıkhına dair ictihadları İmam Muhammed, "Zâhiru r-Rivâye" adı altında toplamıştır. Bu kitaplar, Hanefî fıkhının ana metinleridir.
Ebû Hanife, Ehl-i Sünnet in ilikâdî görüşlerinin ortaya çıkmasında da büyük rolü olan bir âlimdir. İlikâdî konularda bilhassa sual-cevap tarzında zamanımıza kadar intikal eden eserleri Mâturidî kelâm ekolünün temellerini teşkil etmiştir. Bu eserler Ehl-i Sünnet inancının temellerini özlü ve mantıklı bir şekilde önümüze sermektedir. Kitaplarında görüleceği üzere, birçok fırkaların mutaassıp görüş ve kanaatlarına karşı İslâm ın müsamahasını savunmuştur. Eserleri, ileride görüleceği gibi, bu hususu ortaya koymaktadır.
Ebû Hanife nin akaid konusundaki eserleri talebeleri vasıtasıyla kaydedilmiş, bir kısmı da soru-cevap şeklinde tesbit edilmiştir. Bu eserleri şöyle sıralamamız mümkündür:
1. el-Fıkhu l-Ekber: Ebû Hanife nin oğlu Hammad m babasından naklettiği en şöhretli eseridir. Ayrı silsilelerle zamanımıza kadar gelen birbirinden kısmen farklı üç nüshası vardır. Bu eser başta Ebû Mansur el-Matûridi olmak üzere birçok âlim tarafından şerhedilmiştir. Müteaddit defalar Türkçe ye çevrilmiştir. Ehl-i Sünnet akidesini, kısa, özlü ve son derece ihatalı bir şekilde ifade etmektedir.
2.el-Fıkhu l-Ebsât: Bu eser, oğlu Hammad, öğrencisi Ebû Yusuf ve Ebû Muti b. Abdillah el-Belhi tarafından rivayet edilmiştir. Sual-cevap tarzında olup yazma nüshaları Kahire Kütüphanesi VII/353 de olan bu risale, Ata el-Cürcânî tarafından şerhedümiştir.
3.el-Âlim ve l-müteallim: Bu risalede, öğrencisi Ebû Mukatil tn sorduğu sualler Ebû Hanife tarafından cevaplandırılmaktadır. Bu eser de Kahire Kütüphanesi VII/553 de kayıtlıdır. el-Pezdevî de "Usûl ünün mukaddimesinde eserin Ebû Hanife ye ait olduğunu belirtmektedir.
4.er-Risâle: Bu eser, Ebû Hanife tarafından Basralı âlim Ebû
Osman el-Betti ye gönderilmiştir. Kendisi hakkında Mürcie den1 olduğu hususundaki ithamları reddetmektedir. Eser yukarıda belirtilen rivayetlerle el-Pezdevî ntn aynı yerdeki şahadeti ile imama nisbet edilmektedir. Yazma nüshaları Kahire Kütüphanesi VII/203, 553 de kayıtlıdır.
5.el-Vasıyye: Avrupa kütüphanelerinde ve Kahire Kütüphanesinde (V/264) muhtelif nüshaları bulunan bu eserin Molla Hüseyin b. İskender el-Hanefi, Ekmelüddin el-Baberti ve el-Hâdimî tarafından yazılmış şerhleri mevcuttur. el-Baberti şerhinin Nuru Osmaniye, Ayasofya, Bayezid ve Selim Ağa kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur.
Osmanlı âlimlerinden Kemalüddin Ahmed b. Sinan el-Beyâzî bu beş eseri rivayet yollarını gösterip, Arapça olarak "İşârâtü l-Merâm an İbâretü l-İmâm" ismi ile şerhetmiştir. Bu eserin yazmalarından birisi Köprülü Kütüphanesi 198 numarada kayıtlı olup 1368/1949 yılında Kahire de basılmıştır.
Biz Ebû Hanife nin itikada taalluk eden bu eserlerinden el-Âlim ve l-Müteallim, er-Risâle ve el-Fıkhu l-Ebsât ı, büyük âlim Muhammed Zâhid el-Kevseri nin 1368/1949 tarihinde Mısır da neşrettiği matbu nüshaya istinaden tercüme ettik.
el-Fıkhu l-Ekber in birçok matbu nüshaları bulunmaktadır. Biz tercümede 1307 de İstanbul da basılan Ebu l-Münteka şerhi kenarında mevcut olan matbu nüshayı esas aldık.
el-Vasıyye yi tercüme ederken dayandığımız matbu nüsha Mısır da İsmail el-Hatib el-Haseni nin tashihi ile basılan Ekmelüddin el-Baberti şerhindeki metindir. Bu arada bazı mukayeseler yapmak için el-Hâdimî nin İstanbul da basılan el-Vasıyye şerhine de müracaat ettik.
Metinde geçen âyet ve hadislerin yerlerini dipnotlarda göstermeye çalıştık. Ayrıca tercüme
Ebû Hanife 80/699-150/767 yılları arasında yaşamış büyük bir fıkıh ve akaid alimidir. Asıl adı Numan, baba adı ise Sabit tir. Müslümanlar arasında İmâmı Âzam yani en büyük imam lakabı ile bilinmekledir. Ailesinin Fars, Türk yahut başka bir kavme mensup olduğu kesin olarak belli değilse de, Arap olmadığı, fakat Araplar arasında doğup büyüdüğü muhakkaktır.
Hz. Peygamber in ailesine bağlılığı ve dinde samimiyeti ailesinden alan Ebû Hanife ilk talebelik yıllarında Küfe de Kur ân-ı Kerîm i hıfzetti. Arapçanın yeni teşekkül etmekte olan sarf ve nahiv bilgileri ile edebiyatını öğrendi Yetiştiği çevrede bulunan büyük hadis âlimlerinden hadis dinledi ve fıkıh öğrendi. Son derece kuvvetli bir mantık ve muhakemeye sahip olmasından dolayı, özellikle Irak ın Basra ve Küfe gibi beldelerinde çok gelişmiş olan cedel yolu ile kelâm konusunda ilerlemeler kazandı. Özellikle Kûfe li büyük âlim Ebû Amr eş-Şa bi den (öl. 104/722) istifade elli. 16 yaşında iken, babası ile hacca gittiği ve orada hadis âlimlerinden hadis dinlediği bilinmekledir. Kendisi "Müsned"inde bu seyahati esnasında sahabeden Abdullah b. Cüz ez-Zebidi yi dinlediğini belirtmekledir. Ayrıca Irak la bulunduğu esnada tabiilerden bir çok zat ile ilgisi olmuştur. Bu duruma göre Numan b. Sabit bir bakıma tabiinden olmasına mukabil, elba u t-tâbiîn in ileri gelen şahsiyetlerinden sayılmakladır.
Ebû Hanife, tahsil hayatına devam edip çeşitli kelâmî tartışmalara girerken, ticârete de başlamış bulunuyordu. Bilhassa, Hint, İran ve Arap yarımadasının ticaret yollarının birleştiği, her türlü fikrin İslâmî bir çerçeve dahilinde münakaşa edildiği Basra ya yirmi kadar seferi olduğunu, bu seferler esnasında bir çok tartışmalarda bulunduğunu kendisi ifade etmekledir.
Bütün bu faaliyetleri neticesinde Ebû Hanife yüksek bir ilmi seviye elde etmiş, özellikle İslâm akaidi konusunda derinleşmiştir.
Daha sonra fıkıh konusu ile daha yakından ilgilenen Ebû Hanife bu konuda eş-Şa bi ve İbrahim en-Nehâî nin (öl. 96/714) talebesi Hammad b. Ebi Süleyman dan (61.120/737) faydalandı. Hocasının ölümünden sonra onun halkasında ders ve fetva verme işi, takriben kırk yaşında olan Ebû Hanife ye kaldı. Otuz yıl kadar süren ders ve fetva devresinde, birçok konularda ictihad eden, dini konulara açıklık getiren büyük imam, bir kısmı ictihad seviyesine ulaşan birçok talebe yetiştirdi Bu talebeler arasında temayüz eden ve ictihad seviyesine ulaşanlar arasında Ebû Yusuf (61.158/774) ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî (61.189/805) fıkhının devam ettirilmesinde en çok emeği geçen imamlardır. Yetiştirdiği talebeler yanında imlâ usûlü ile yazdırdığı eserleri ile birçok fıkıh ve itikad meselelerinin hallinde açık bir anlayış getirmiştir.
Ehli Beyte karşı derin bir sevgisi olan Ebû Hanife, çağdaşı olan büyük âlimler gibi, Emevi idaresi ve daha sonra kurulan Abbasi yönetimini benimseyememişti. Bundan dolayı kendisine her iki devirde de yapılan vazife tekliflerini reddetmişti. Fakat ikinci Abbasi halifesi Ebû Cafer Mansur kendi teklifinin kabul edilmemesi karşısında Ebû Hanife yi hapse attırdı. Bağdat ta onbeş günlük bir hapis müddetinden sonra Ebû Hanife 150/767 tarihinde 70 yaşında iken hapiste vefat etti
Ebû Hanife İslâm fıkhında kendisine kadar devam eden rey ekolünün, asrındaki en mühim simasıdır. Bizzat kendisinin ifadesine göre, bir mesele hakkında Hz. Peygamber den gelenleri mutlaka kabul eder, sahabeden gelenleri seçer, birini diğerine tercih eder, fakat hepsini terkelmezdi. Bundan başka tabiilerin içtihadına gelince, kendisini onlara uyma durumunda görmezdi. Onların ictihad ettiği gibi kendisinin de ictihad edeceğini ifade ederdi. Onun içtihadında sırasıyla uyduğu esaslar kitap, sünnet, sahabe sözleri, kıyas, istihsan, icma ve örftür. O, uzun tedris yıllarında fıkıh konusunda birçok fetvalar vermiş ve pek çok öğrenci yetiştirmiş olmasına rağmen, müstakil bir fıkıh kitabı yazmamıştır. Onun yolunda yürüyen talebeleri daha sonra Hanefî fıkhının esasını teşkil eden kitapları, imamlarının görüşlerini belirtmek suretiyle tedvin etmişlerdir. Hanefî fıkhına dair ictihadları İmam Muhammed, "Zâhiru r-Rivâye" adı altında toplamıştır. Bu kitaplar, Hanefî fıkhının ana metinleridir.
Ebû Hanife, Ehl-i Sünnet in ilikâdî görüşlerinin ortaya çıkmasında da büyük rolü olan bir âlimdir. İlikâdî konularda bilhassa sual-cevap tarzında zamanımıza kadar intikal eden eserleri Mâturidî kelâm ekolünün temellerini teşkil etmiştir. Bu eserler Ehl-i Sünnet inancının temellerini özlü ve mantıklı bir şekilde önümüze sermektedir. Kitaplarında görüleceği üzere, birçok fırkaların mutaassıp görüş ve kanaatlarına karşı İslâm ın müsamahasını savunmuştur. Eserleri, ileride görüleceği gibi, bu hususu ortaya koymaktadır.
Ebû Hanife nin akaid konusundaki eserleri talebeleri vasıtasıyla kaydedilmiş, bir kısmı da soru-cevap şeklinde tesbit edilmiştir. Bu eserleri şöyle sıralamamız mümkündür:
1. el-Fıkhu l-Ekber: Ebû Hanife nin oğlu Hammad m babasından naklettiği en şöhretli eseridir. Ayrı silsilelerle zamanımıza kadar gelen birbirinden kısmen farklı üç nüshası vardır. Bu eser başta Ebû Mansur el-Matûridi olmak üzere birçok âlim tarafından şerhedilmiştir. Müteaddit defalar Türkçe ye çevrilmiştir. Ehl-i Sünnet akidesini, kısa, özlü ve son derece ihatalı bir şekilde ifade etmektedir.
2.el-Fıkhu l-Ebsât: Bu eser, oğlu Hammad, öğrencisi Ebû Yusuf ve Ebû Muti b. Abdillah el-Belhi tarafından rivayet edilmiştir. Sual-cevap tarzında olup yazma nüshaları Kahire Kütüphanesi VII/353 de olan bu risale, Ata el-Cürcânî tarafından şerhedümiştir.
3.el-Âlim ve l-müteallim: Bu risalede, öğrencisi Ebû Mukatil tn sorduğu sualler Ebû Hanife tarafından cevaplandırılmaktadır. Bu eser de Kahire Kütüphanesi VII/553 de kayıtlıdır. el-Pezdevî de "Usûl ünün mukaddimesinde eserin Ebû Hanife ye ait olduğunu belirtmektedir.
4.er-Risâle: Bu eser, Ebû Hanife tarafından Basralı âlim Ebû
Osman el-Betti ye gönderilmiştir. Kendisi hakkında Mürcie den1 olduğu hususundaki ithamları reddetmektedir. Eser yukarıda belirtilen rivayetlerle el-Pezdevî ntn aynı yerdeki şahadeti ile imama nisbet edilmektedir. Yazma nüshaları Kahire Kütüphanesi VII/203, 553 de kayıtlıdır.
5.el-Vasıyye: Avrupa kütüphanelerinde ve Kahire Kütüphanesinde (V/264) muhtelif nüshaları bulunan bu eserin Molla Hüseyin b. İskender el-Hanefi, Ekmelüddin el-Baberti ve el-Hâdimî tarafından yazılmış şerhleri mevcuttur. el-Baberti şerhinin Nuru Osmaniye, Ayasofya, Bayezid ve Selim Ağa kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur.
Osmanlı âlimlerinden Kemalüddin Ahmed b. Sinan el-Beyâzî bu beş eseri rivayet yollarını gösterip, Arapça olarak "İşârâtü l-Merâm an İbâretü l-İmâm" ismi ile şerhetmiştir. Bu eserin yazmalarından birisi Köprülü Kütüphanesi 198 numarada kayıtlı olup 1368/1949 yılında Kahire de basılmıştır.
Biz Ebû Hanife nin itikada taalluk eden bu eserlerinden el-Âlim ve l-Müteallim, er-Risâle ve el-Fıkhu l-Ebsât ı, büyük âlim Muhammed Zâhid el-Kevseri nin 1368/1949 tarihinde Mısır da neşrettiği matbu nüshaya istinaden tercüme ettik.
el-Fıkhu l-Ekber in birçok matbu nüshaları bulunmaktadır. Biz tercümede 1307 de İstanbul da basılan Ebu l-Münteka şerhi kenarında mevcut olan matbu nüshayı esas aldık.
el-Vasıyye yi tercüme ederken dayandığımız matbu nüsha Mısır da İsmail el-Hatib el-Haseni nin tashihi ile basılan Ekmelüddin el-Baberti şerhindeki metindir. Bu arada bazı mukayeseler yapmak için el-Hâdimî nin İstanbul da basılan el-Vasıyye şerhine de müracaat ettik.
Metinde geçen âyet ve hadislerin yerlerini dipnotlarda göstermeye çalıştık. Ayrıca tercüme
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.