9786059669634
503225
https://www.turkishbooks.com/books/huzur-arayan-ruhlar-p503225.html
Huzur Arayan Ruhlar
8.4
Ve liseyi bitirdin. Şimdi hangi fakülteyi tercih etmeliydin? Sen, iki senedir Edebiyat Fakültesine gitmek
istiyordun. Ailen bunu duyunca küplere bindi. Onlar, para yönetimi ile ilgili bir bölüm okumanı istiyorlardı.
Mesela İktisat Fakültesine gitmeliydin onlara göre. Oysa iktisat, senin ilgi alanına girmiyordu.
Bu tartışmalar içinde aklına gelen ilk soru şuydu: "Annenle baban niçin para yönetimine bu kadar çok önem
veriyorlardı acaba?"
Bu soruya cevap vermen o kadar zor değildi. Baban bir iş adamıydı, çocuklarının kendi işini sürdürecek bir
eğitim almalarını istiyordu herhalde. Ama sen, onların hayallerini gerçekleştirecek biri olmak zorunda değildin.
Sonra ikinci bir soru geldi aklına: "Bu dünyada sorunsuz bir hayat yaşamak için mutlaka zengin olmak mı
gerekir?"
Bu soruya, "hayır" diye cevap vermekle beraber, zenginlerin bir takım imkanlara sahip olmaları nedeniyle daha
sorunsuz bir hayat yaşadıkları da aklına gelmiyor değildi. Para ile ilgili konularda ihtisas yapacak düzeyde eğitim
almaya ilgi duymamak, zengin olmaktan tamamen vazgeçmek anlamına gelmezdi elbette. Ama sen, zengin
olmaya itiraz etmemekle birlikte, zenginliği hayatın ana hedefi olarak da görmüyordun.
Ve bu konuda aklına gelen üçüncü soru: "Huzurlu olmak için zengin olmak şart mıydı?"
Bu soru hakkında aklına gelen cevap; huzurlu olmak için zengin olmanın şart olmadığıydı. Aile dostlarınız
arasında bulunan çok sayıda huzursuz zengin tanıdığın gibi, babanın yanında asgari ücretle çalışan çok sayıda
fakir insan da tanımıştın.
Neticede, üniversite tercihi konusunda ısrarlı tavrın karşısında çaresiz kalan annenle baban, istemeye istemeye,
"sen bilirsin" demek zorunda kaldılar. İlk tercihin, şu anda okumakta olduğun bölümdü.
Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırınca, zamanının tamamını en çok ilgi duyduğun bir alana harcama imkanına
kavuştuğun için çok mutlu olmuştun.
istiyordun. Ailen bunu duyunca küplere bindi. Onlar, para yönetimi ile ilgili bir bölüm okumanı istiyorlardı.
Mesela İktisat Fakültesine gitmeliydin onlara göre. Oysa iktisat, senin ilgi alanına girmiyordu.
Bu tartışmalar içinde aklına gelen ilk soru şuydu: "Annenle baban niçin para yönetimine bu kadar çok önem
veriyorlardı acaba?"
Bu soruya cevap vermen o kadar zor değildi. Baban bir iş adamıydı, çocuklarının kendi işini sürdürecek bir
eğitim almalarını istiyordu herhalde. Ama sen, onların hayallerini gerçekleştirecek biri olmak zorunda değildin.
Sonra ikinci bir soru geldi aklına: "Bu dünyada sorunsuz bir hayat yaşamak için mutlaka zengin olmak mı
gerekir?"
Bu soruya, "hayır" diye cevap vermekle beraber, zenginlerin bir takım imkanlara sahip olmaları nedeniyle daha
sorunsuz bir hayat yaşadıkları da aklına gelmiyor değildi. Para ile ilgili konularda ihtisas yapacak düzeyde eğitim
almaya ilgi duymamak, zengin olmaktan tamamen vazgeçmek anlamına gelmezdi elbette. Ama sen, zengin
olmaya itiraz etmemekle birlikte, zenginliği hayatın ana hedefi olarak da görmüyordun.
Ve bu konuda aklına gelen üçüncü soru: "Huzurlu olmak için zengin olmak şart mıydı?"
Bu soru hakkında aklına gelen cevap; huzurlu olmak için zengin olmanın şart olmadığıydı. Aile dostlarınız
arasında bulunan çok sayıda huzursuz zengin tanıdığın gibi, babanın yanında asgari ücretle çalışan çok sayıda
fakir insan da tanımıştın.
Neticede, üniversite tercihi konusunda ısrarlı tavrın karşısında çaresiz kalan annenle baban, istemeye istemeye,
"sen bilirsin" demek zorunda kaldılar. İlk tercihin, şu anda okumakta olduğun bölümdü.
Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırınca, zamanının tamamını en çok ilgi duyduğun bir alana harcama imkanına
kavuştuğun için çok mutlu olmuştun.
Ve liseyi bitirdin. Şimdi hangi fakülteyi tercih etmeliydin? Sen, iki senedir Edebiyat Fakültesine gitmek
istiyordun. Ailen bunu duyunca küplere bindi. Onlar, para yönetimi ile ilgili bir bölüm okumanı istiyorlardı.
Mesela İktisat Fakültesine gitmeliydin onlara göre. Oysa iktisat, senin ilgi alanına girmiyordu.
Bu tartışmalar içinde aklına gelen ilk soru şuydu: "Annenle baban niçin para yönetimine bu kadar çok önem
veriyorlardı acaba?"
Bu soruya cevap vermen o kadar zor değildi. Baban bir iş adamıydı, çocuklarının kendi işini sürdürecek bir
eğitim almalarını istiyordu herhalde. Ama sen, onların hayallerini gerçekleştirecek biri olmak zorunda değildin.
Sonra ikinci bir soru geldi aklına: "Bu dünyada sorunsuz bir hayat yaşamak için mutlaka zengin olmak mı
gerekir?"
Bu soruya, "hayır" diye cevap vermekle beraber, zenginlerin bir takım imkanlara sahip olmaları nedeniyle daha
sorunsuz bir hayat yaşadıkları da aklına gelmiyor değildi. Para ile ilgili konularda ihtisas yapacak düzeyde eğitim
almaya ilgi duymamak, zengin olmaktan tamamen vazgeçmek anlamına gelmezdi elbette. Ama sen, zengin
olmaya itiraz etmemekle birlikte, zenginliği hayatın ana hedefi olarak da görmüyordun.
Ve bu konuda aklına gelen üçüncü soru: "Huzurlu olmak için zengin olmak şart mıydı?"
Bu soru hakkında aklına gelen cevap; huzurlu olmak için zengin olmanın şart olmadığıydı. Aile dostlarınız
arasında bulunan çok sayıda huzursuz zengin tanıdığın gibi, babanın yanında asgari ücretle çalışan çok sayıda
fakir insan da tanımıştın.
Neticede, üniversite tercihi konusunda ısrarlı tavrın karşısında çaresiz kalan annenle baban, istemeye istemeye,
"sen bilirsin" demek zorunda kaldılar. İlk tercihin, şu anda okumakta olduğun bölümdü.
Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırınca, zamanının tamamını en çok ilgi duyduğun bir alana harcama imkanına
kavuştuğun için çok mutlu olmuştun.
istiyordun. Ailen bunu duyunca küplere bindi. Onlar, para yönetimi ile ilgili bir bölüm okumanı istiyorlardı.
Mesela İktisat Fakültesine gitmeliydin onlara göre. Oysa iktisat, senin ilgi alanına girmiyordu.
Bu tartışmalar içinde aklına gelen ilk soru şuydu: "Annenle baban niçin para yönetimine bu kadar çok önem
veriyorlardı acaba?"
Bu soruya cevap vermen o kadar zor değildi. Baban bir iş adamıydı, çocuklarının kendi işini sürdürecek bir
eğitim almalarını istiyordu herhalde. Ama sen, onların hayallerini gerçekleştirecek biri olmak zorunda değildin.
Sonra ikinci bir soru geldi aklına: "Bu dünyada sorunsuz bir hayat yaşamak için mutlaka zengin olmak mı
gerekir?"
Bu soruya, "hayır" diye cevap vermekle beraber, zenginlerin bir takım imkanlara sahip olmaları nedeniyle daha
sorunsuz bir hayat yaşadıkları da aklına gelmiyor değildi. Para ile ilgili konularda ihtisas yapacak düzeyde eğitim
almaya ilgi duymamak, zengin olmaktan tamamen vazgeçmek anlamına gelmezdi elbette. Ama sen, zengin
olmaya itiraz etmemekle birlikte, zenginliği hayatın ana hedefi olarak da görmüyordun.
Ve bu konuda aklına gelen üçüncü soru: "Huzurlu olmak için zengin olmak şart mıydı?"
Bu soru hakkında aklına gelen cevap; huzurlu olmak için zengin olmanın şart olmadığıydı. Aile dostlarınız
arasında bulunan çok sayıda huzursuz zengin tanıdığın gibi, babanın yanında asgari ücretle çalışan çok sayıda
fakir insan da tanımıştın.
Neticede, üniversite tercihi konusunda ısrarlı tavrın karşısında çaresiz kalan annenle baban, istemeye istemeye,
"sen bilirsin" demek zorunda kaldılar. İlk tercihin, şu anda okumakta olduğun bölümdü.
Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırınca, zamanının tamamını en çok ilgi duyduğun bir alana harcama imkanına
kavuştuğun için çok mutlu olmuştun.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.