1000000024609
23373
https://www.turkishbooks.com/books/hadiste-rical-tenkidi-p23373.html
Hadiste Rical Tenkidi
2.4
Hz. Peygamber in görevi Kur ân-ı Kerîm i tebliğ ve beyân etmektir. Diğer bir ifadeyle Allah ın kitabını insanlara bildirmek ve onu açıklamaktır. Resûlullah bu görevini sözleri ve fiilleriyle ifâ ettiğine göre, onun hadisleriyle sünnetlerini bu ümmetin her nesildeki mensuplarına sapasağlam ulaştırmak, önce gelenlerin vazifesi, sonra gelenlerin de hakkıdır. Bu ümmetin ilk nesli olan sahâbe-i kiram ve onların talebesi olan tâbiîn-i izâmdan itibaren Resûlullah ın mirası büyük bir dikkat ve itina ile korunarak daha sonraki nesillere titizlikle aktarılmıştır. Hz. Osman ın şehid edilmesiyle başlayan kargaşa döneminde bazı kötü niyetli kimselerin, hadisleri çıkarları istikametinde kullanmaya kalkmaları, İslâm ın ilk döneminde yaşayan muhaddislerin hadisleri koruma şuurunu daha fazla bileyeceğinden, onlar hem bu çıkarcılara hem de Peygamber adına uydurdukları sözlere karşı harb ilân etmişlerdir. Sünnet muhafızları bu savaşın neticesinde, adına cerh ve ta dil kaideleri dedikleri hadis koruma yöntemleri geliştirmişler, bu yöntemler vasıtasıyla, ister iyi ister kötü niyetli olsun, rivayete ehliyeti bulunmayan kimseleri hassas bir şekilde tayin ve tesbit etmişlerdir. Zehebî (ö. 748/1347) tebe-i tabiîn neslinden kendi zamanına kadar yetişen ünlü münekkidlerden 715 tanesini Zikru men yu temedü kavlühüm fi l-cerh ve t-ta dil (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1388/1968) adlı kitabında yirmi iki tabaka halinde zikretmiştir. Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî de (ö. 902/1497) el-Mütekellimûne fi r-ricâl (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1388/1968) adlı eserinde ashâbdan kendi devrine kadar gelen bu cerh ve ta dil otoritelerinin en tanınmış 209 unu yirmi dokuz tabaka halinde tesbit etmiştir. En ünlüleri, hadislerin tedvin ve tasnif edildiği ilk üç asırda yetişen bu hadis korucuları, Peygamber mirasının zedelenmeden bize intikalini sağlamışlardır. Allah hepsinden razı olsun
Sevgili Emin Âşıkkutlu, bu değerli çalışmasıyla, hadisin en kapsamlı ilimlerinden biri olan cerh ve tadili bütün yönleriyle tanımaya imkân verecek tarzda incelemiş, böylece meseleyi genel hatlarıyla ve bütün boyutlarıyla görmek isteyenlere yardımcı olmuştur. Bu kapsamlı araştırma, hadislerin bize sağlam bir şekilde intikal ettiği konusunda şüphesi olanlara, dünyada bir benzeri daha görülmeyen bu İslâmî tenkid sisteminin mükemmelliği hakkında fikir verecektir. Böyle muhtevalı konuları bir doktora çalışması için oldukça geniş bulanlar vardır. Kanaatime göre İslâmî ilimlerin yeniden ihyâsı hareketinde görev alan ilk nesiller, hayatlarının en dolgun mey vasi olan doktora çalışmalarıyla, kendi nesilleri başta olmak üzere arkadan gelen Müslümanların bu ilimleri genel hatlarıyla tanımasına yardımcı olmakla yükümlüdür. Kültürünün üst üste aldığı darbeler sebebiyle vurgun yemiş denizciye dönen insanımızın İslâmî ilimleri genel hatlarıyla tanımasını geciktirmek, onu bir müddet daha bu mefluç durumda bırakmak demektir ki, buna kimsenin hakkı yoktur. Dileyen daha sonraki araştırmalarında veya arkadan gelen nesiller doktora çalışmalarında, meseleleri daha kısa ve dar mesafeler içinde ele alacaklardır. İşte bu sebeple Emin Âşıkkutlu nun cerh ve ta dil meselesini bize genel hatlarıyla tanıtması fevkalâde isabetli olmuştur. Bundan sonra devam edeceğine inandığım ilmi çalışmalarının birinde, eserinin üçüncü bölümünü genişleterek bize mufassal bir Cerh ve Ta dil Terimleri Sözlüğü hazırlaması, yukarıdaki düşüncelerin gerçekleşmesini ümid edenleri sevindirecektir.
Hz. Peygamber in görevi Kur ân-ı Kerîm i tebliğ ve beyân etmektir. Diğer bir ifadeyle Allah ın kitabını insanlara bildirmek ve onu açıklamaktır. Resûlullah bu görevini sözleri ve fiilleriyle ifâ ettiğine göre, onun hadisleriyle sünnetlerini bu ümmetin her nesildeki mensuplarına sapasağlam ulaştırmak, önce gelenlerin vazifesi, sonra gelenlerin de hakkıdır. Bu ümmetin ilk nesli olan sahâbe-i kiram ve onların talebesi olan tâbiîn-i izâmdan itibaren Resûlullah ın mirası büyük bir dikkat ve itina ile korunarak daha sonraki nesillere titizlikle aktarılmıştır. Hz. Osman ın şehid edilmesiyle başlayan kargaşa döneminde bazı kötü niyetli kimselerin, hadisleri çıkarları istikametinde kullanmaya kalkmaları, İslâm ın ilk döneminde yaşayan muhaddislerin hadisleri koruma şuurunu daha fazla bileyeceğinden, onlar hem bu çıkarcılara hem de Peygamber adına uydurdukları sözlere karşı harb ilân etmişlerdir. Sünnet muhafızları bu savaşın neticesinde, adına cerh ve ta dil kaideleri dedikleri hadis koruma yöntemleri geliştirmişler, bu yöntemler vasıtasıyla, ister iyi ister kötü niyetli olsun, rivayete ehliyeti bulunmayan kimseleri hassas bir şekilde tayin ve tesbit etmişlerdir. Zehebî (ö. 748/1347) tebe-i tabiîn neslinden kendi zamanına kadar yetişen ünlü münekkidlerden 715 tanesini Zikru men yu temedü kavlühüm fi l-cerh ve t-ta dil (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1388/1968) adlı kitabında yirmi iki tabaka halinde zikretmiştir. Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî de (ö. 902/1497) el-Mütekellimûne fi r-ricâl (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1388/1968) adlı eserinde ashâbdan kendi devrine kadar gelen bu cerh ve ta dil otoritelerinin en tanınmış 209 unu yirmi dokuz tabaka halinde tesbit etmiştir. En ünlüleri, hadislerin tedvin ve tasnif edildiği ilk üç asırda yetişen bu hadis korucuları, Peygamber mirasının zedelenmeden bize intikalini sağlamışlardır. Allah hepsinden razı olsun
Sevgili Emin Âşıkkutlu, bu değerli çalışmasıyla, hadisin en kapsamlı ilimlerinden biri olan cerh ve tadili bütün yönleriyle tanımaya imkân verecek tarzda incelemiş, böylece meseleyi genel hatlarıyla ve bütün boyutlarıyla görmek isteyenlere yardımcı olmuştur. Bu kapsamlı araştırma, hadislerin bize sağlam bir şekilde intikal ettiği konusunda şüphesi olanlara, dünyada bir benzeri daha görülmeyen bu İslâmî tenkid sisteminin mükemmelliği hakkında fikir verecektir. Böyle muhtevalı konuları bir doktora çalışması için oldukça geniş bulanlar vardır. Kanaatime göre İslâmî ilimlerin yeniden ihyâsı hareketinde görev alan ilk nesiller, hayatlarının en dolgun mey vasi olan doktora çalışmalarıyla, kendi nesilleri başta olmak üzere arkadan gelen Müslümanların bu ilimleri genel hatlarıyla tanımasına yardımcı olmakla yükümlüdür. Kültürünün üst üste aldığı darbeler sebebiyle vurgun yemiş denizciye dönen insanımızın İslâmî ilimleri genel hatlarıyla tanımasını geciktirmek, onu bir müddet daha bu mefluç durumda bırakmak demektir ki, buna kimsenin hakkı yoktur. Dileyen daha sonraki araştırmalarında veya arkadan gelen nesiller doktora çalışmalarında, meseleleri daha kısa ve dar mesafeler içinde ele alacaklardır. İşte bu sebeple Emin Âşıkkutlu nun cerh ve ta dil meselesini bize genel hatlarıyla tanıtması fevkalâde isabetli olmuştur. Bundan sonra devam edeceğine inandığım ilmi çalışmalarının birinde, eserinin üçüncü bölümünü genişleterek bize mufassal bir Cerh ve Ta dil Terimleri Sözlüğü hazırlaması, yukarıdaki düşüncelerin gerçekleşmesini ümid edenleri sevindirecektir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.