9786058189621
484309
https://www.turkishbooks.com/books/esvat-i-sudur-sadrazamlarin-sesleri-p484309.html
Esvât-ı Sudûr (Sadrazamların Sesleri)
7.92
Kandiyeli vezir ve şair Mazlûm Fehmi Paşa'nın oğlu Mehmed Memdûh Paşa (1839-1925) II. Abdülhamid
Devri'nde Dahiliye Nazırlığı yapmıştır. Memdûh Paşa Esvât-ı Sudûr yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk
yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve
kendisinin idarî görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu
meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra "devr-i sâbık"ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen
Memdûh Paşa'yı Esvât-ı Sudûr'u yazmaya sevk eden düşünce, iktidarın yeni sahiplerine, eski sadrazamları
anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir. Bir nevi İttihatçılarla eski
sadrazamları kendi siyasî hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanûn-i Esâsî'nin ilanı ve
meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memdûh Paşa, eski devrin devlet
adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır. Tanzimat ve Sultan II. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin
daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir
vazifedir. Mehmed Memdûh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin "ahlâk ve temâyülât ve
metânetin safahâtını mümkün mertebe tasvîr etmek"tir.Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya
koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını
düşünmekteyiz.
Devri'nde Dahiliye Nazırlığı yapmıştır. Memdûh Paşa Esvât-ı Sudûr yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk
yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve
kendisinin idarî görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu
meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra "devr-i sâbık"ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen
Memdûh Paşa'yı Esvât-ı Sudûr'u yazmaya sevk eden düşünce, iktidarın yeni sahiplerine, eski sadrazamları
anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir. Bir nevi İttihatçılarla eski
sadrazamları kendi siyasî hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanûn-i Esâsî'nin ilanı ve
meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memdûh Paşa, eski devrin devlet
adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır. Tanzimat ve Sultan II. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin
daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir
vazifedir. Mehmed Memdûh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin "ahlâk ve temâyülât ve
metânetin safahâtını mümkün mertebe tasvîr etmek"tir.Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya
koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını
düşünmekteyiz.
Kandiyeli vezir ve şair Mazlûm Fehmi Paşa'nın oğlu Mehmed Memdûh Paşa (1839-1925) II. Abdülhamid
Devri'nde Dahiliye Nazırlığı yapmıştır. Memdûh Paşa Esvât-ı Sudûr yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk
yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve
kendisinin idarî görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu
meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra "devr-i sâbık"ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen
Memdûh Paşa'yı Esvât-ı Sudûr'u yazmaya sevk eden düşünce, iktidarın yeni sahiplerine, eski sadrazamları
anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir. Bir nevi İttihatçılarla eski
sadrazamları kendi siyasî hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanûn-i Esâsî'nin ilanı ve
meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memdûh Paşa, eski devrin devlet
adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır. Tanzimat ve Sultan II. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin
daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir
vazifedir. Mehmed Memdûh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin "ahlâk ve temâyülât ve
metânetin safahâtını mümkün mertebe tasvîr etmek"tir.Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya
koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını
düşünmekteyiz.
Devri'nde Dahiliye Nazırlığı yapmıştır. Memdûh Paşa Esvât-ı Sudûr yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk
yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve
kendisinin idarî görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu
meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra "devr-i sâbık"ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen
Memdûh Paşa'yı Esvât-ı Sudûr'u yazmaya sevk eden düşünce, iktidarın yeni sahiplerine, eski sadrazamları
anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir. Bir nevi İttihatçılarla eski
sadrazamları kendi siyasî hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanûn-i Esâsî'nin ilanı ve
meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memdûh Paşa, eski devrin devlet
adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır. Tanzimat ve Sultan II. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin
daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir
vazifedir. Mehmed Memdûh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin "ahlâk ve temâyülât ve
metânetin safahâtını mümkün mertebe tasvîr etmek"tir.Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya
koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını
düşünmekteyiz.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.