9789752204775
374393
https://www.turkishbooks.com/books/bir-kara-calma-oykusu-p374393.html
Bir Kara Çalma Öyküsü
10.8
CUMHURİYETE LAYIK OLMAYA ÇALIŞIRKEN
ANAYASAYI TEBDİL VE TAĞYİR GİRİŞİMİNE KATILMAKLA SUÇLANDI!..
1973te Ankara Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı mahkemede yargılandı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren ve beraatla sonuçlanan bu dava, aslında ülkenin 12 Mart 1971de başlayan dönemde içinde bulunduğu dalgalanmalardan, çatışmalardan, toplumsal tutarsızlıklardan ve 1940larda başlayan ayrışmalardan kaynaklanan sürtüşmelerin sonucuydu
Tarihimiz boyunca karşılaştığımız ve bir türlü alt edemediğimiz toplumsal iki büyük noksanımız ya da kusurumuz var. Bunların ilki, cemaatlerden, tarikatlardan ya da siyasal ve maddi çıkarlardan kaynaklanan kutuplaşmalar, hizipleşmeler; ikincisi de, bir türlü üstesinden gelemediğimiz kıskançlıklara dayanan ve rakip görülen kişiler hakkında fırsat düştükçe yapılan ihbarlardır. İhbarcılık ya da jurnalcilik, bizim tarih boyunca yenemediğimiz bir hastalık olarak devam ediyor. Bilindiği gibi II. Abdülhamid döneminde bu tür suçlamalar jurnalcilik adı altında bir tür resmi görev haline getirilmişti. İçinde bulunduğumuz 2010lu yıllarda da bunun ibret alınası örneklerini görüyoruz.
PROF. DR. ŞERAFETTİN TURAN, Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli dönemlerinden birini belgeliyor...
Ülkemizin çalkantılardan kurtulması, huzur, güven ve adalet ortamının sağlanabilmesi için ilk koşulun, siyasal iktidarların ayrımcı ideolojilere sapmadan tüm vatandaşlara karşı eşit davranması, ikincisinin de vatandaşların, bireylerin kin ve öç alma duygularından sıyrılıp asılsız iddialarla ihbarlarda, suç duyurularında bulunmamaları olduğuna inanıyorum.
ANAYASAYI TEBDİL VE TAĞYİR GİRİŞİMİNE KATILMAKLA SUÇLANDI!..
1973te Ankara Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı mahkemede yargılandı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren ve beraatla sonuçlanan bu dava, aslında ülkenin 12 Mart 1971de başlayan dönemde içinde bulunduğu dalgalanmalardan, çatışmalardan, toplumsal tutarsızlıklardan ve 1940larda başlayan ayrışmalardan kaynaklanan sürtüşmelerin sonucuydu
Tarihimiz boyunca karşılaştığımız ve bir türlü alt edemediğimiz toplumsal iki büyük noksanımız ya da kusurumuz var. Bunların ilki, cemaatlerden, tarikatlardan ya da siyasal ve maddi çıkarlardan kaynaklanan kutuplaşmalar, hizipleşmeler; ikincisi de, bir türlü üstesinden gelemediğimiz kıskançlıklara dayanan ve rakip görülen kişiler hakkında fırsat düştükçe yapılan ihbarlardır. İhbarcılık ya da jurnalcilik, bizim tarih boyunca yenemediğimiz bir hastalık olarak devam ediyor. Bilindiği gibi II. Abdülhamid döneminde bu tür suçlamalar jurnalcilik adı altında bir tür resmi görev haline getirilmişti. İçinde bulunduğumuz 2010lu yıllarda da bunun ibret alınası örneklerini görüyoruz.
PROF. DR. ŞERAFETTİN TURAN, Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli dönemlerinden birini belgeliyor...
Ülkemizin çalkantılardan kurtulması, huzur, güven ve adalet ortamının sağlanabilmesi için ilk koşulun, siyasal iktidarların ayrımcı ideolojilere sapmadan tüm vatandaşlara karşı eşit davranması, ikincisinin de vatandaşların, bireylerin kin ve öç alma duygularından sıyrılıp asılsız iddialarla ihbarlarda, suç duyurularında bulunmamaları olduğuna inanıyorum.
CUMHURİYETE LAYIK OLMAYA ÇALIŞIRKEN
ANAYASAYI TEBDİL VE TAĞYİR GİRİŞİMİNE KATILMAKLA SUÇLANDI!..
1973te Ankara Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı mahkemede yargılandı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren ve beraatla sonuçlanan bu dava, aslında ülkenin 12 Mart 1971de başlayan dönemde içinde bulunduğu dalgalanmalardan, çatışmalardan, toplumsal tutarsızlıklardan ve 1940larda başlayan ayrışmalardan kaynaklanan sürtüşmelerin sonucuydu
Tarihimiz boyunca karşılaştığımız ve bir türlü alt edemediğimiz toplumsal iki büyük noksanımız ya da kusurumuz var. Bunların ilki, cemaatlerden, tarikatlardan ya da siyasal ve maddi çıkarlardan kaynaklanan kutuplaşmalar, hizipleşmeler; ikincisi de, bir türlü üstesinden gelemediğimiz kıskançlıklara dayanan ve rakip görülen kişiler hakkında fırsat düştükçe yapılan ihbarlardır. İhbarcılık ya da jurnalcilik, bizim tarih boyunca yenemediğimiz bir hastalık olarak devam ediyor. Bilindiği gibi II. Abdülhamid döneminde bu tür suçlamalar jurnalcilik adı altında bir tür resmi görev haline getirilmişti. İçinde bulunduğumuz 2010lu yıllarda da bunun ibret alınası örneklerini görüyoruz.
PROF. DR. ŞERAFETTİN TURAN, Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli dönemlerinden birini belgeliyor...
Ülkemizin çalkantılardan kurtulması, huzur, güven ve adalet ortamının sağlanabilmesi için ilk koşulun, siyasal iktidarların ayrımcı ideolojilere sapmadan tüm vatandaşlara karşı eşit davranması, ikincisinin de vatandaşların, bireylerin kin ve öç alma duygularından sıyrılıp asılsız iddialarla ihbarlarda, suç duyurularında bulunmamaları olduğuna inanıyorum.
ANAYASAYI TEBDİL VE TAĞYİR GİRİŞİMİNE KATILMAKLA SUÇLANDI!..
1973te Ankara Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı mahkemede yargılandı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren ve beraatla sonuçlanan bu dava, aslında ülkenin 12 Mart 1971de başlayan dönemde içinde bulunduğu dalgalanmalardan, çatışmalardan, toplumsal tutarsızlıklardan ve 1940larda başlayan ayrışmalardan kaynaklanan sürtüşmelerin sonucuydu
Tarihimiz boyunca karşılaştığımız ve bir türlü alt edemediğimiz toplumsal iki büyük noksanımız ya da kusurumuz var. Bunların ilki, cemaatlerden, tarikatlardan ya da siyasal ve maddi çıkarlardan kaynaklanan kutuplaşmalar, hizipleşmeler; ikincisi de, bir türlü üstesinden gelemediğimiz kıskançlıklara dayanan ve rakip görülen kişiler hakkında fırsat düştükçe yapılan ihbarlardır. İhbarcılık ya da jurnalcilik, bizim tarih boyunca yenemediğimiz bir hastalık olarak devam ediyor. Bilindiği gibi II. Abdülhamid döneminde bu tür suçlamalar jurnalcilik adı altında bir tür resmi görev haline getirilmişti. İçinde bulunduğumuz 2010lu yıllarda da bunun ibret alınası örneklerini görüyoruz.
PROF. DR. ŞERAFETTİN TURAN, Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli dönemlerinden birini belgeliyor...
Ülkemizin çalkantılardan kurtulması, huzur, güven ve adalet ortamının sağlanabilmesi için ilk koşulun, siyasal iktidarların ayrımcı ideolojilere sapmadan tüm vatandaşlara karşı eşit davranması, ikincisinin de vatandaşların, bireylerin kin ve öç alma duygularından sıyrılıp asılsız iddialarla ihbarlarda, suç duyurularında bulunmamaları olduğuna inanıyorum.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.