9789750511745
370179
https://www.turkishbooks.com/books/beyaz-dagda-bir-gun-p370179.html
Beyaz Dağ'da Bir Gün Dersim Defterleri
10.44
15 Ağustos 1938de Dersimde neler oldu? İnip kalkan süngüler, durmaksızın çalışan makineli tüfekler, vurulup üzerlerine düşen yakınları sayesinde hayatta kalan çocuklar, bebeklerini kurtarmak için azgın derelere bırakan anneler, evleri barkları dağılan aileler, işkenceler, eziyetler Cumhuriyet tarihinin kara sayfalarından biri olan Dersim Harekâtının tanıkları aradan geçen onca zamana rağmen olan biteni acı içinde hatırlıyorlar. Tertele tanıklarının dehşet verici hikâyeleri bir insanlık dramını gözler önüne seriyor.
Emirali Yağanın, Dersim Harekâtında sergilenen şiddetin doruk noktasına vardığı 15 Ağustos 1938de Beyaz Dağda yaşananların tanıklarıyla görüşmeleri bir araya getiren kitabı, aynı zamanda Dersimdeki gündelik hayatın, kültürün detaylarını da ortaya koyan bir çalışma.
Beni bu ölülerin arasında bırak, ben bir ölüyüm, benimle oyalanma, var git sen kendi selametini ara! Bir alay asker gelse atık umurumda değil; bu yüzkarası dünya yaşanacak bir dünya değil!
Ablamın ağırlığı üzerime bindi. Ağırlığı altından kurtulmak yerine tırnaklarımla toprağı kazıyor, yerin dibine girmeye çabalıyorum. Üzerime ablamın ılık kanı boşalıyor. Ben ha bire toprağı tırnaklıyorum. Toprağın altına girmek için cebelleşirken kendimden geçmişim
38den sonra yirmi yıl bizim buralarda davul zurna çalınmadı. Düğünler sessiz törensiz bir biçimde olup bitiyordu.
Emirali Yağanın, Dersim Harekâtında sergilenen şiddetin doruk noktasına vardığı 15 Ağustos 1938de Beyaz Dağda yaşananların tanıklarıyla görüşmeleri bir araya getiren kitabı, aynı zamanda Dersimdeki gündelik hayatın, kültürün detaylarını da ortaya koyan bir çalışma.
Beni bu ölülerin arasında bırak, ben bir ölüyüm, benimle oyalanma, var git sen kendi selametini ara! Bir alay asker gelse atık umurumda değil; bu yüzkarası dünya yaşanacak bir dünya değil!
Ablamın ağırlığı üzerime bindi. Ağırlığı altından kurtulmak yerine tırnaklarımla toprağı kazıyor, yerin dibine girmeye çabalıyorum. Üzerime ablamın ılık kanı boşalıyor. Ben ha bire toprağı tırnaklıyorum. Toprağın altına girmek için cebelleşirken kendimden geçmişim
38den sonra yirmi yıl bizim buralarda davul zurna çalınmadı. Düğünler sessiz törensiz bir biçimde olup bitiyordu.
15 Ağustos 1938de Dersimde neler oldu? İnip kalkan süngüler, durmaksızın çalışan makineli tüfekler, vurulup üzerlerine düşen yakınları sayesinde hayatta kalan çocuklar, bebeklerini kurtarmak için azgın derelere bırakan anneler, evleri barkları dağılan aileler, işkenceler, eziyetler Cumhuriyet tarihinin kara sayfalarından biri olan Dersim Harekâtının tanıkları aradan geçen onca zamana rağmen olan biteni acı içinde hatırlıyorlar. Tertele tanıklarının dehşet verici hikâyeleri bir insanlık dramını gözler önüne seriyor.
Emirali Yağanın, Dersim Harekâtında sergilenen şiddetin doruk noktasına vardığı 15 Ağustos 1938de Beyaz Dağda yaşananların tanıklarıyla görüşmeleri bir araya getiren kitabı, aynı zamanda Dersimdeki gündelik hayatın, kültürün detaylarını da ortaya koyan bir çalışma.
Beni bu ölülerin arasında bırak, ben bir ölüyüm, benimle oyalanma, var git sen kendi selametini ara! Bir alay asker gelse atık umurumda değil; bu yüzkarası dünya yaşanacak bir dünya değil!
Ablamın ağırlığı üzerime bindi. Ağırlığı altından kurtulmak yerine tırnaklarımla toprağı kazıyor, yerin dibine girmeye çabalıyorum. Üzerime ablamın ılık kanı boşalıyor. Ben ha bire toprağı tırnaklıyorum. Toprağın altına girmek için cebelleşirken kendimden geçmişim
38den sonra yirmi yıl bizim buralarda davul zurna çalınmadı. Düğünler sessiz törensiz bir biçimde olup bitiyordu.
Emirali Yağanın, Dersim Harekâtında sergilenen şiddetin doruk noktasına vardığı 15 Ağustos 1938de Beyaz Dağda yaşananların tanıklarıyla görüşmeleri bir araya getiren kitabı, aynı zamanda Dersimdeki gündelik hayatın, kültürün detaylarını da ortaya koyan bir çalışma.
Beni bu ölülerin arasında bırak, ben bir ölüyüm, benimle oyalanma, var git sen kendi selametini ara! Bir alay asker gelse atık umurumda değil; bu yüzkarası dünya yaşanacak bir dünya değil!
Ablamın ağırlığı üzerime bindi. Ağırlığı altından kurtulmak yerine tırnaklarımla toprağı kazıyor, yerin dibine girmeye çabalıyorum. Üzerime ablamın ılık kanı boşalıyor. Ben ha bire toprağı tırnaklıyorum. Toprağın altına girmek için cebelleşirken kendimden geçmişim
38den sonra yirmi yıl bizim buralarda davul zurna çalınmadı. Düğünler sessiz törensiz bir biçimde olup bitiyordu.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.