Bana Kanatlarını Verir misin?

Stok Kodu:
9786055564288
Boyut:
140-200
Sayfa Sayısı:
226
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
4.17
3.33
9786055564288
148217
Bana Kanatlarını Verir misin?
Bana Kanatlarını Verir misin?
3.333
Hayal meyal meşakkatli bir gidişat, sonu Sırat Varamam ifşa edemem, sırlısın ilelebet ihramımdasın. ' Kelli, felli eli sustalı bir cengâverdi sessizliğim, in cin top oynayan vakitlerde besmele çekip, süzülürdü kadim müdavimleriyle semada Cihanı hiçe saydığımı ve devrana karşı geldiğimi söylerlerdi. Oldum olası, kendime fısıldadığım ve herkes den sakındığım, inceden inceye ıslık çalan pervasız bir özgürlük isteğiydi benimkisi. Yalnızlığa evvelinden meyyal olan ruhuma; rüzgârın füsunkâr soluğundaki histerik, doyumsuz dokunuşların değmesi, kanat çırpışlarımı diriltmeye yeterdi. Yükseklerde çok yükseklerde göğün rengine sığınamadığım ve yüreğimi didik didik didiklediğim vakitlerde kendimden ürperirdim. Dört yanımda koşuşan bulutlar, bu dur durak bilmeyen ve hüngür hüngür ağlayan virane harabatımın sebebini kendi aralarında ilkin hiddetle konuşurlar, akabinde ise yedi düvel cümle bütün ahaliyi, sessizce beni uzaktan gözetmeleri için seferber ederdi. Bilirdim de bilmesine, bilmezden gelirdim. Bazen; özellikle gün kendini geceye aheste aheste bıraktığında, el ayak çekilince kanatlarımda bir ağırlık peydahlanırdı. Çok uzaklardan geldiğini tasavvur ettiğim sessiz bir çığlığın müstesna hıçkırığını duyumsardım. Yüreğim, daralırken oluşan gölgelerde, coğrafyama karışan bu haykırışı arardım. Yanı başımda gibiydi, ama bir o kadar da uçsuz bucaksız illet bir vakte karışmıştı. Son zamanlarda bu haykırışı pek çok duymaya başlamıştım. İşin en ilginç olanı ise, benden başka zinhar kimse hissetmezken, kanatlarıma sanki kancalar atardı ve ben kanardım.
Hayal meyal meşakkatli bir gidişat, sonu Sırat Varamam ifşa edemem, sırlısın ilelebet ihramımdasın. ' Kelli, felli eli sustalı bir cengâverdi sessizliğim, in cin top oynayan vakitlerde besmele çekip, süzülürdü kadim müdavimleriyle semada Cihanı hiçe saydığımı ve devrana karşı geldiğimi söylerlerdi. Oldum olası, kendime fısıldadığım ve herkes den sakındığım, inceden inceye ıslık çalan pervasız bir özgürlük isteğiydi benimkisi. Yalnızlığa evvelinden meyyal olan ruhuma; rüzgârın füsunkâr soluğundaki histerik, doyumsuz dokunuşların değmesi, kanat çırpışlarımı diriltmeye yeterdi. Yükseklerde çok yükseklerde göğün rengine sığınamadığım ve yüreğimi didik didik didiklediğim vakitlerde kendimden ürperirdim. Dört yanımda koşuşan bulutlar, bu dur durak bilmeyen ve hüngür hüngür ağlayan virane harabatımın sebebini kendi aralarında ilkin hiddetle konuşurlar, akabinde ise yedi düvel cümle bütün ahaliyi, sessizce beni uzaktan gözetmeleri için seferber ederdi. Bilirdim de bilmesine, bilmezden gelirdim. Bazen; özellikle gün kendini geceye aheste aheste bıraktığında, el ayak çekilince kanatlarımda bir ağırlık peydahlanırdı. Çok uzaklardan geldiğini tasavvur ettiğim sessiz bir çığlığın müstesna hıçkırığını duyumsardım. Yüreğim, daralırken oluşan gölgelerde, coğrafyama karışan bu haykırışı arardım. Yanı başımda gibiydi, ama bir o kadar da uçsuz bucaksız illet bir vakte karışmıştı. Son zamanlarda bu haykırışı pek çok duymaya başlamıştım. İşin en ilginç olanı ise, benden başka zinhar kimse hissetmezken, kanatlarıma sanki kancalar atardı ve ben kanardım.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat