Anadolu'da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar 1453-1650

Stok Kodu:
9789944337403
Boyut:
205-275
Sayfa Sayısı:
3000
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-04
Kapak Türü:
Şömiz Kapak
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
72.00
57.60
9789944337403
131690
Anadolu'da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar
Anadolu'da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar 1453-1650
57.6
Anadolu coğrafyası çeşitli devletlere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. M.Ö. den başlayan bir süreç içerisinde, gerek ticaret yolları, gerekse istilalar sonucu farklı kültürleri bünyesinde bulundurmuştur. Malazgird Savaşıyla birlikte Türklerin Anadoluyu yurt edinmeleri sayesinde, Anadolu tamamen farklı bir kültürle daha tanışmıştır. Zira Türkler, başta Çin olmak üzere, Hind, Fars ve Arap kültürleriyle tanışmış bir kimliğe sahip idiler. Dolayısıyla kendi kültürleriyle dışardan aldıkları bir kısım değerleri mayala¬yarak kültürlerini zenginleştirmişlerdi. Bu sayede Türklerin gelişiyle birlikte Anadolu o zamana kadar karşılaşmadığı yepyeni bir mimari ve sanatla karşılaştı. Gelenler hem şehirlerde yerleşmiş, hem de aktif bir güç olarak yerleşik olmayan bir hayat tarzının temsilcileri olmuştur. Türk göçebeliği, savaşçı bir ruhla hareket eden, kapalı toplum hayatlarıyla da çevre etkilerinde kalarak yozlaşmayan bir yapıya sahiptiler. Bu yüzden Türklerin Anadoluya ve ardından Rumeliye yerleşmelerinde, bu göçebe hayat tarzını benimsemiş grupların rolü büyüktür. Ele avuca sığmaz bir yapıya sahip bu göçer halkın Rumelinin Türkleştirilmesinde kulla¬nılması ve bunun için Anadoludan Rumeliye geçirilmeleri, orada yeni köyler, hatta kasabalar kurmaları ve bunlara geldikleri yerdeki isimleri veya kendi isimlerini vermeleri, kısa bir müd¬det sonra Rumelide hatırı sayılır bir Türk nüfusun oluşmasına yol açmıştır. Bununla beraber Anadoluda kalanlar da, gerek şehirlerin et ihtiyacının, gerekse ordunun silah ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir. Osmanlı terminolojisinde şen ve abâdan eylemek olarak belirtilen bu uygulamada, ayrıca, onların güneyden gelen Şemmar ve Aneze gibi Arap kabilelerinin baskınlarına karşı set teşkil etmek üzere Suriyede Rakka bölgesine sevkedil¬diklerini de görüyoruz. Anadoluya gelen Oğuzlara mensup aşiretlerin, Kanuni döneminde, devlete isyan etme¬lerinin önüne geçilmesi için, cemaat adı altında küçük gruplara bölündükleri, başlarına Beğ veya Kethüda denilen kimseler getirilerek tesirlerinin azaltıldığı da bir gerçektir. Uygula¬mada bununla da yetinilmemiş, farklı boylardan cemaatler bir araya getirilerek federasyonlar oluşturulmuştur. Mesela Bozulus Türkmenleri, Yeni il Türkmenleri, Halep Türkmenleri bu şe¬kilde oluşturulan federasyonlardır. 1993-2008 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Başkanlığı da yapmış olan, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlunun hazırlamış olduğu 6 ciltlik Anadoluda Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar adlı bu eserinin ana kaynağı 1453 ilâ 1650 yılları arasına ait Osmanlı Tahrir Defterleri oluşturmaktadır. Osmanlı Devletinin Anadolu coğrafyasındaki aşiretler, cemaat ve oymakların tesbit edildiği bu çalışma günümüz Anadolusunun demografisini yakından ilgilendirmektedir. 250den fazla Osmanlı Tahrir Defterinin incelendiği bu araştırma yaklaşık 20 sene sürmüştür. Eserde, 41 binden fazla aşiret, cemaat ve oymak ismi mevcuttur. Anadolunun sosyal durumunun şekillenmesinde çok önemli olan konar-göçer olarak tabir edilen bu yapılanma, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ve Anadolu halkının kimliğinin teşkilinde, âdeta bir mihenk taşı olarak değerlendirilebilir. Bu kıymetli eser, Togan Yayıncılık tarafından halkımızın hizmetine sunulmuştur.
Anadolu coğrafyası çeşitli devletlere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. M.Ö. den başlayan bir süreç içerisinde, gerek ticaret yolları, gerekse istilalar sonucu farklı kültürleri bünyesinde bulundurmuştur. Malazgird Savaşıyla birlikte Türklerin Anadoluyu yurt edinmeleri sayesinde, Anadolu tamamen farklı bir kültürle daha tanışmıştır. Zira Türkler, başta Çin olmak üzere, Hind, Fars ve Arap kültürleriyle tanışmış bir kimliğe sahip idiler. Dolayısıyla kendi kültürleriyle dışardan aldıkları bir kısım değerleri mayala¬yarak kültürlerini zenginleştirmişlerdi. Bu sayede Türklerin gelişiyle birlikte Anadolu o zamana kadar karşılaşmadığı yepyeni bir mimari ve sanatla karşılaştı. Gelenler hem şehirlerde yerleşmiş, hem de aktif bir güç olarak yerleşik olmayan bir hayat tarzının temsilcileri olmuştur. Türk göçebeliği, savaşçı bir ruhla hareket eden, kapalı toplum hayatlarıyla da çevre etkilerinde kalarak yozlaşmayan bir yapıya sahiptiler. Bu yüzden Türklerin Anadoluya ve ardından Rumeliye yerleşmelerinde, bu göçebe hayat tarzını benimsemiş grupların rolü büyüktür. Ele avuca sığmaz bir yapıya sahip bu göçer halkın Rumelinin Türkleştirilmesinde kulla¬nılması ve bunun için Anadoludan Rumeliye geçirilmeleri, orada yeni köyler, hatta kasabalar kurmaları ve bunlara geldikleri yerdeki isimleri veya kendi isimlerini vermeleri, kısa bir müd¬det sonra Rumelide hatırı sayılır bir Türk nüfusun oluşmasına yol açmıştır. Bununla beraber Anadoluda kalanlar da, gerek şehirlerin et ihtiyacının, gerekse ordunun silah ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir. Osmanlı terminolojisinde şen ve abâdan eylemek olarak belirtilen bu uygulamada, ayrıca, onların güneyden gelen Şemmar ve Aneze gibi Arap kabilelerinin baskınlarına karşı set teşkil etmek üzere Suriyede Rakka bölgesine sevkedil¬diklerini de görüyoruz. Anadoluya gelen Oğuzlara mensup aşiretlerin, Kanuni döneminde, devlete isyan etme¬lerinin önüne geçilmesi için, cemaat adı altında küçük gruplara bölündükleri, başlarına Beğ veya Kethüda denilen kimseler getirilerek tesirlerinin azaltıldığı da bir gerçektir. Uygula¬mada bununla da yetinilmemiş, farklı boylardan cemaatler bir araya getirilerek federasyonlar oluşturulmuştur. Mesela Bozulus Türkmenleri, Yeni il Türkmenleri, Halep Türkmenleri bu şe¬kilde oluşturulan federasyonlardır. 1993-2008 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Başkanlığı da yapmış olan, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlunun hazırlamış olduğu 6 ciltlik Anadoluda Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar adlı bu eserinin ana kaynağı 1453 ilâ 1650 yılları arasına ait Osmanlı Tahrir Defterleri oluşturmaktadır. Osmanlı Devletinin Anadolu coğrafyasındaki aşiretler, cemaat ve oymakların tesbit edildiği bu çalışma günümüz Anadolusunun demografisini yakından ilgilendirmektedir. 250den fazla Osmanlı Tahrir Defterinin incelendiği bu araştırma yaklaşık 20 sene sürmüştür. Eserde, 41 binden fazla aşiret, cemaat ve oymak ismi mevcuttur. Anadolunun sosyal durumunun şekillenmesinde çok önemli olan konar-göçer olarak tabir edilen bu yapılanma, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ve Anadolu halkının kimliğinin teşkilinde, âdeta bir mihenk taşı olarak değerlendirilebilir. Bu kıymetli eser, Togan Yayıncılık tarafından halkımızın hizmetine sunulmuştur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat