9789751631084
497964
https://www.turkishbooks.com/books/anadolu-selcuklu-veziri-sahib-ata-fahreddin-alinin-mimari-eserleri-p497964.html
Anadolu Selçuklu Veziri Sahib Ata Fahreddin Ali'nin Mimari Eserleri
12.96
Anadolu Selçuklu Dönemi'nin en uzun siyasi kariyerine sahip kişiliği olan Sahib Ata Fahreddin Ali'nin yaklaşık kırk yıllık uzun siyasi kariyeri, aynı zamanda dönemin en görkemli yapılarını da inşa ettirdiği yıllardır. Sahib Ata, Anadolu Selçuklu vezir veya emirleri içinde en fazla eser bırakan kişi olarak devrin tarihçeleri tarafından "Ebu'l-Hayrat (Hayırlar Babası)" unvanıyla anılır.
Elinizdeki çalışma, Ortaçağın bu kudretli vezirinin mimari faaliyetlerini bütüncül bir bakışla ele almaya çalışmaktadır. Bir Ortaçağ banisini, sadece binalarının mimari ve süsleme özelliklerine dayanarak, onu içinde bulunduğu sosyo-kültürel, hatta politik hayatın dışında tutarak ele almak konuyu sadece bir yönüyle değerlendirmektir. Bu çalışma aynı zamanda, ünlü vezirin Anadolu Selçuklu Sultanları, Moğollar ve devrin sosyal hayatının en önemli yönlendiricisi din adamlarıyla olan ilişkisini ele almaktadır. Bunların dışında Sahib Ata yapılarının, Ortaçağ kent kültürüne katkısı da değerlendirilmiştir. Sahib Ata yapıları, kuşkusuz devrin en görkemli binaları arasındadır. Ülkenin Moğol tahakkümü altında bulunduğu yıllarda inşa edilmişlerdir. Söz konusu yıllarda, Moğol baskısıyla ülkelerinden kaçıp gelen Orta Doğu'nun en yetenekli sanatçılarının, Yakın Doğu'nun tüm mimari ve süsleme repertuarını, Anadolu'da yepyeni bir sentezle yorumladığı bir kültür-sanat ortamı mevcuttu. Dolayısıyla XIII. yüzyılın ikinci yarısına ait bu binalar, Anadolu Selçuklu Sanatının o yıllara kadar ki mevcut birikimiyle, Yakın Doğu'dan Anadolu'ya taşınan yeni kazanımların yorulduğu kültür ve sanat ortamının ürünleridir. Sahib Ata yapıları işte bu ortamın tüm karakteristik mimari ve sanat özelliklerini yansıtırlar. Bu anlamda çalışma, özelde bir baninin mimarlık ürünlerini incelerken, bir yandan da söz konusu dönemin genel kültür ve sanat hususiyetlerini ele almaktadır.
Elinizdeki çalışma, Ortaçağın bu kudretli vezirinin mimari faaliyetlerini bütüncül bir bakışla ele almaya çalışmaktadır. Bir Ortaçağ banisini, sadece binalarının mimari ve süsleme özelliklerine dayanarak, onu içinde bulunduğu sosyo-kültürel, hatta politik hayatın dışında tutarak ele almak konuyu sadece bir yönüyle değerlendirmektir. Bu çalışma aynı zamanda, ünlü vezirin Anadolu Selçuklu Sultanları, Moğollar ve devrin sosyal hayatının en önemli yönlendiricisi din adamlarıyla olan ilişkisini ele almaktadır. Bunların dışında Sahib Ata yapılarının, Ortaçağ kent kültürüne katkısı da değerlendirilmiştir. Sahib Ata yapıları, kuşkusuz devrin en görkemli binaları arasındadır. Ülkenin Moğol tahakkümü altında bulunduğu yıllarda inşa edilmişlerdir. Söz konusu yıllarda, Moğol baskısıyla ülkelerinden kaçıp gelen Orta Doğu'nun en yetenekli sanatçılarının, Yakın Doğu'nun tüm mimari ve süsleme repertuarını, Anadolu'da yepyeni bir sentezle yorumladığı bir kültür-sanat ortamı mevcuttu. Dolayısıyla XIII. yüzyılın ikinci yarısına ait bu binalar, Anadolu Selçuklu Sanatının o yıllara kadar ki mevcut birikimiyle, Yakın Doğu'dan Anadolu'ya taşınan yeni kazanımların yorulduğu kültür ve sanat ortamının ürünleridir. Sahib Ata yapıları işte bu ortamın tüm karakteristik mimari ve sanat özelliklerini yansıtırlar. Bu anlamda çalışma, özelde bir baninin mimarlık ürünlerini incelerken, bir yandan da söz konusu dönemin genel kültür ve sanat hususiyetlerini ele almaktadır.
Anadolu Selçuklu Dönemi'nin en uzun siyasi kariyerine sahip kişiliği olan Sahib Ata Fahreddin Ali'nin yaklaşık kırk yıllık uzun siyasi kariyeri, aynı zamanda dönemin en görkemli yapılarını da inşa ettirdiği yıllardır. Sahib Ata, Anadolu Selçuklu vezir veya emirleri içinde en fazla eser bırakan kişi olarak devrin tarihçeleri tarafından "Ebu'l-Hayrat (Hayırlar Babası)" unvanıyla anılır.
Elinizdeki çalışma, Ortaçağın bu kudretli vezirinin mimari faaliyetlerini bütüncül bir bakışla ele almaya çalışmaktadır. Bir Ortaçağ banisini, sadece binalarının mimari ve süsleme özelliklerine dayanarak, onu içinde bulunduğu sosyo-kültürel, hatta politik hayatın dışında tutarak ele almak konuyu sadece bir yönüyle değerlendirmektir. Bu çalışma aynı zamanda, ünlü vezirin Anadolu Selçuklu Sultanları, Moğollar ve devrin sosyal hayatının en önemli yönlendiricisi din adamlarıyla olan ilişkisini ele almaktadır. Bunların dışında Sahib Ata yapılarının, Ortaçağ kent kültürüne katkısı da değerlendirilmiştir. Sahib Ata yapıları, kuşkusuz devrin en görkemli binaları arasındadır. Ülkenin Moğol tahakkümü altında bulunduğu yıllarda inşa edilmişlerdir. Söz konusu yıllarda, Moğol baskısıyla ülkelerinden kaçıp gelen Orta Doğu'nun en yetenekli sanatçılarının, Yakın Doğu'nun tüm mimari ve süsleme repertuarını, Anadolu'da yepyeni bir sentezle yorumladığı bir kültür-sanat ortamı mevcuttu. Dolayısıyla XIII. yüzyılın ikinci yarısına ait bu binalar, Anadolu Selçuklu Sanatının o yıllara kadar ki mevcut birikimiyle, Yakın Doğu'dan Anadolu'ya taşınan yeni kazanımların yorulduğu kültür ve sanat ortamının ürünleridir. Sahib Ata yapıları işte bu ortamın tüm karakteristik mimari ve sanat özelliklerini yansıtırlar. Bu anlamda çalışma, özelde bir baninin mimarlık ürünlerini incelerken, bir yandan da söz konusu dönemin genel kültür ve sanat hususiyetlerini ele almaktadır.
Elinizdeki çalışma, Ortaçağın bu kudretli vezirinin mimari faaliyetlerini bütüncül bir bakışla ele almaya çalışmaktadır. Bir Ortaçağ banisini, sadece binalarının mimari ve süsleme özelliklerine dayanarak, onu içinde bulunduğu sosyo-kültürel, hatta politik hayatın dışında tutarak ele almak konuyu sadece bir yönüyle değerlendirmektir. Bu çalışma aynı zamanda, ünlü vezirin Anadolu Selçuklu Sultanları, Moğollar ve devrin sosyal hayatının en önemli yönlendiricisi din adamlarıyla olan ilişkisini ele almaktadır. Bunların dışında Sahib Ata yapılarının, Ortaçağ kent kültürüne katkısı da değerlendirilmiştir. Sahib Ata yapıları, kuşkusuz devrin en görkemli binaları arasındadır. Ülkenin Moğol tahakkümü altında bulunduğu yıllarda inşa edilmişlerdir. Söz konusu yıllarda, Moğol baskısıyla ülkelerinden kaçıp gelen Orta Doğu'nun en yetenekli sanatçılarının, Yakın Doğu'nun tüm mimari ve süsleme repertuarını, Anadolu'da yepyeni bir sentezle yorumladığı bir kültür-sanat ortamı mevcuttu. Dolayısıyla XIII. yüzyılın ikinci yarısına ait bu binalar, Anadolu Selçuklu Sanatının o yıllara kadar ki mevcut birikimiyle, Yakın Doğu'dan Anadolu'ya taşınan yeni kazanımların yorulduğu kültür ve sanat ortamının ürünleridir. Sahib Ata yapıları işte bu ortamın tüm karakteristik mimari ve sanat özelliklerini yansıtırlar. Bu anlamda çalışma, özelde bir baninin mimarlık ürünlerini incelerken, bir yandan da söz konusu dönemin genel kültür ve sanat hususiyetlerini ele almaktadır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.